O korkunç gün - 6 Şubat 2023 - her şeyi altüst etti. Kahramanmaraş'ın soğuk kış sabahında hayat durdu, Barış'ın hayatı ise enkaz altında kaldı. Tam 52 saat sonra kurtarıldığında, bedeni kadar ruhu da derinden yaralıydı.
Ve işte tam üç yıl sonra... İnanması güç ama gerçek. Barış, o kapıdan dışarı adımını attı. Gözlerinde hem korku hem de zafer vardı - insan ruhunun ne kadar dayanıklı olabileceğinin sessiz kanıtı.
Hayat Eve Sığmaz Oldu
Psikologların deyimiyle 'agorafobi' denen o amansız korku... Dışarı çıkma fobisi. Barış için ev, hem sığınak hem de hapishane olmuştu. Pencereden dışarı bakmak bile yetiyordu kalbinin hızla çarpmasına. Depremin yarattığı travma öyle derindi ki...
Ailesi her gün yeni bir umutla denedi. "Bugün bahçeye çıkalım mı?" "Sadece kapının önüne kadar." Cevap hep aynıydı: "Hayır, yapamam."
Küçük Bir Çiçek, Büyük Bir Devrim
Geçen hafta olanlar ise inanılmazdı. Komşularının hediye ettiği saksı çiçeği - küçük, mor bir menekşe - her şeyi değiştirdi. Barış, çiçeği pencere kenarına koymak istedi. Ve işte o an... Elleri titreyerek kapı kolunu çevirdi.
Dışarısı! Hava! Kuş sesleri! Üç yıldır duymadığı, koklamadığı, hissetmediği her şey...
Annesi gözyaşlarını tutamadı. "Oğlum yeniden doğdu" dedi, sesi titreyerek. Belki de haklıydı.
Uzun Yolun İlk Adımı
Psikolog Dr. Ayşe Yılmaz'ın dediği gibi: "Travma tedavisinde her küçük adım dev bir zaferdir. Barış'ın yaşadığı, tam da bu. İnsan ruhunun iyileşme kapasitesine inanmamızı sağlayan mucizevi anlardan biri."
Peki şimdi ne olacak? Barış'ın yolculuğu yeni başlıyor. Terapi seansları, yavaş yavaş sosyalleşme denemeleri... Ama o ilk adım - en zoru - artık geride kaldı.
Bu hikaye sadece bir depremzedenin değil, hepimizin hikayesi aslında. Hayat bazen enkaz altında bırakıyor hepimizi - farklı şekillerde. Ama çıkış yolu her zaman var. Barış bize bunu hatırlattı.
Kapısının önündeki o küçük menekşe şimdi her gün sulanıyor. Ve her damla su, yeni bir umut demek...