Bombaların gölgesinde, insanlığın ışığını taşımak... Kimileri için imkansız bir hayal, Dr. Mehmet Sevinç için ise her gün yaşadığı gerçeklik. Gazze'nin tozlu sokaklarında, adeta zamanın durduğu bir hastanede, olağanüstü bir mücadele veriyor.
Son üç aydır -inanması güç ama- tam 500'den fazla çocuğun hayatına dokundu. Ameliyathanelerin elektriksiz kaldığı, ilaçların lüks sayıldığı koşullarda, çaresizliğe meydan okuyor.
Fırtınanın Ortasında Bir Sığınak
"Burada zaman kavramı farklı işliyor," diyor Dr. Sevinç, sesinde yorgunlukla karışık bir direnç. "Dışarıda siren sesleri, içeride ise minik kalplerin atışı... İkisi arasında gidip geliyoruz."
Geçen hafta yaşadığı bir anı anlatırken kelimeleri titriyor: "Beş yaşındaki Ahmed... Yanına yaklaştığımda bana 'Doktor amca, ben ölecek miyim?' diye sordu. O anda dünyalar benim omuzlarıma çöktü."
İnsanüstü Çabalar, İnsani Dokunuşlar
Koşullar gerçekten çok ağır. Temiz su bulmak bile bazen mucize sayılıyor. Buna rağmen Dr. Sevinç ve ekibi, imkansızı başarıyorlar. Jeneratörler olmadan, sadece el feneri ışığında ameliyat yaptıkları geceler saymakla bitmiyor.
- Günde ortalama 18 saat çalışıyorlar
- Ellerinde kısıtlı malzeme ile yaratıcı çözümler üretiyorlar
- Her çocuğa sadece tıbbi değil, duygusal destek de veriyorlar
Dr. Sevinç'in deyimiyle: "Burada steteskopla kalp atışlarını dinlemek yetmiyor. Kalpleri de iyileştirmeniz gerekiyor."
Umut, En Güçlü İlaç
En zor anlarda bile umudun nasıl filizlendiğine şahit olmak, inanılmaz. Bir kız çocuğunun ameliyat sonrası gülümsemesi, tüm yorgunluğu unutturuyor. Dr. Sevinç, "Onların gözlerindeki ışığı görmek, bize güç veriyor," diye ekliyor.
Belki de en çarpıcı olanı, bu zorlu koşullarda bile dayanışmanın sürüyor olması. Yerel halk, elindeki son ekmeği bile paylaşmaya hazır. Bu, insan ruhunun ne kadar güçlü olduğunun kanıtı adeta.
Dr. Sevinç'in hikayesi, sadece tıbbi bir başarı öyküsü değil. İnsanlığın en karanlık anlarda bile nasıl parlayabildiğinin, fedakarlığın ne demek olduğunun yaşayan kanıtı. Gazze'nin tozlu sokaklarında, bir Türk doktorun elleriyle yazılan bu destan, hepimizin yüreğine dokunuyor.