Batı Medyasının İsrail Yanlısı Haberciliği Araştırmayla Belgendi
Batı medyasının İsrail yanlısı haberciliği belgelendi

Batı medyasının İsrail'in Gazze saldırılarına yaklaşımını mercek altına alan kapsamlı bir araştırma, büyük medya kuruluşlarının haber dilinde ciddi bir taraflılık olduğunu belgeledi. Media Bias Meter grubu tarafından hazırlanan raporda, 8 büyük Batılı haber kuruluşunun 54 bin 449 makalesi analiz edildi.

Araştırmanın Çarpıcı Bulguları

7 Ekim 2023 ile Ağustos 2025 arasında yayımlanan makalelerin incelenmesi, The New York Times, BBC, Le Monde, Der Spiegel, Corriere della Sera, De Telegraaf, La Libre Belgique ve The Globe and Mail'in haber içeriklerinde İsrail merkezli bir anlatıyı öne çıkardığını gösterdi. Araştırmaya göre, bu kuruluşlar Filistin bağlamını sistematik olarak geri plana itti.

Haber Dilindeki Dengesizlik

Raporda en dikkat çekici bulgulardan biri, medya kuruluşlarının başlık ve metinlerinde İsrail'e Filistin'e kıyasla ezici ölçüde daha fazla yer vermesi oldu. The New York Times'ın haber başlıklarında "İsrail" ifadesi "Filistin" ifadesine göre yaklaşık 186 kat daha fazla geçerken, The Globe and Mail'da bu oran 66 kat olarak tespit edildi.

NYT'de "Filistin" ifadesini içeren son başlığın 14 Mayıs 2024'te yayımlandığı belirtilen raporda, 7 Ekim 2023'ten bu yana bu kelimenin başlıklarda yalnızca 10 kez kullanıldığı vurgulandı. Buna karşılık, ABD'nin resmen tanımadığı Tayvan'ın aynı dönemde 88'den fazla başlıkta yer aldığı kaydedildi.

Anahtar Terimlerin Kasıtlı Kullanılmaması

Araştırma, Batılı medya kuruluşlarının Filistin'deki durumu tanımlamak için kritik öneme sahip terimleri kasıtlı olarak kullanmadığını ortaya koydu. "işgal", "yasa dışı yerleşimler" ve "abluka" gibi kelimelerin haberlerde büyük ölçüde yer almadığı tespit edildi.

Analiz edilen 54 bin 449 makalede, yalnızca üç başlıkta "yasa dışı yerleşim yerleri" ifadesinin kullanıldığı belirlendi. Der Spiegel'ın yasa dışı yerleşimcilerin şiddetini haber yaparken "radikal yerleşimciler" gibi daha yumuşak bir dil kullanmayı tercih ettiği gözlemlendi.

Terörizm Vurgusu ve İnsani Krizin Görmezden Gelinmesi

Raporda, incelenen haber kuruluşlarının Birleşmiş Milletler'in Gazze'deki kitlesel açlık riskine ilişkin uyarıları yaptığı dönemde dahi "terörizm" ifadesini "kıtlık" ve "açlıktan ölme" gibi kelimelerden daha sık kullandığı kaydedildi.

Le Monde, Der Spiegel ve De Telegraaf'ta terörle ilgili ifadelerin kıtlıkla ilgili ifadelere göre üç kat daha fazla olduğu belirtilirken, The New York Times ve BBC'de bu oranın iki kat olduğu tespit edildi.

Askeri Operasyonların Meşrulaştırılması

Araştırma, Batı medyasının İsrail'in askeri operasyonlarını "meşru müdafaa" çerçevesiyle sunduğunu ortaya koydu. Der Spiegel'ın bu ifadeyi 292 kez, The New York Times'ın 243 kez, The Globe and Mail'in ise 173 kez kullandığı belirlendi.

Benzer şekilde, "hassas vuruş" teriminin The New York Times tarafından 68 haberde kullanıldığı, bu ifadelerin "yüksek hassasiyet" ve "asgari sivil zararı" ima ederek bombardımanın gerçek etkilerini perdelediği vurgulandı.

Kanıtsız Habercilik ve Sansasyonel Dil

Çalışmada, "kafası kesilmiş bebekler" hikayesi gibi duygusal açıdan çarpıcı ancak kanıtsız anlatıların gazetecilik standartlarını düşürdüğü aktarıldı. Medya kuruluşlarının bu haberi bağımsız olarak araştırıp doğrulamadığı, daha sonra düzeltme yapmadığına dikkat çekildi.

Raporda, Batı medyasının kamuoyunu sistematik bir şekilde yanlış bilgilendirdiği, çarpıtılmış anlatının politikaları şekillendirdiği, toplumsal tepkiyi zayıflattığı ve adaletsizliği normalleştirdiği değerlendirmesine yer verildi.