Haber dünyasının sessiz çalışanlarından biri daha aramızdan ayrıldı. Faik Çetiner - evet, o tanıdık isim - son nefesini verdi. Ve basın camiasında derin bir hüzün dalgası yarattı bu haber.
Kimdi Faik Çetiner? Ah, sıradan bir gazeteci değildi hiç. Yılların eskitemediği bir kalem işçisi, haberin peşinde koşan bir gönüllü. Habertürk'te çalışıyordu son zamanlarda, ama onun hikayesi çok daha eskilere dayanıyor.
Bir Ömür Haberin İzinde
Şöyle bir düşünün: Hürriyet, Milliyet... Türkiye'nin en köklü gazetelerinde çalışmış bir isimden bahsediyoruz. Yıllar boyunca sayısız habere imza attı, belki de şu an okuduğunuz birçok önemli gelişmeyi ilk o kaleme aldı. Gazetecilik onun için sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimiydi adeta.
Peki ne oldu? Kalbi durdu işte. Bir anda. Sanki yorulmuştu, belki de dinlenmeye ihtiyacı vardı. Hastanede tedavi görüyordu, ama ne yazık ki kurtaramadılar onu.
Sevenlerinden Sessiz Bir Vedalaşma
Cenazesi İstanbul'da kaldırıldı - o şehir ki hayatının büyük bölümünü geçirdiği yer. Bugün öğle namazını müteakip Şişli Camii'nde son yolculuğuna uğurlanacak. Arkasında bir ömürlük anılar, yazılar ve sevenlerini bırakarak.
Ailesi var tabii - eşi, çocukları... Onlar için gerçekten zor günler. Bir baba, bir eş kaybetmek kolay mı? Hiç sanmıyorum.
Basın dünyası ise yine bir parçasını kaybetmenin hüznünü yaşıyor. Şu meslek ki her gün başkalarının hikayelerini anlatırken, kendi hikayelerini unutuyor bazen. Faik Çetiner'in hikayesi de işte böyle sessizce sona erdi.
Geride bıraktığı her satır, her haber aslında onun bu dünyadaki izleri. Belki de ölüm dediğimiz şey bedenen gitmek, ama eserlerle yaşamaya devam etmek. O da öyle yapacak - yazılarıyla, anılarıyla aramızda olmaya devam edecek.
