15 Temmuz: Çanakkale Ruhunun Modern Çağdaki Yansıması | Kahramanlık Destanı
15 Temmuz: Çanakkale Ruhunun Yansıması

O gece... Saatler gece yarısını gösterdiğinde Türkiye'nin göğsüne bir hançer saplanmıştı. Ama kimse hesaba katmamıştı şu küçük detayı: Bu milletin damarlarında Çanakkale'den beri akan o asil kan, hiçbir zaman teslim olmayı kabul etmezdi.

15 Temmuz 2016'da yaşananlar, sıradan bir darbe girişiminden çok daha fazlasıydı aslında. Tıpkı 1915'te Çanakkale'de olduğu gibi, tankların karşısına çıplak elleriyle çıkan bir milletin destanıydı bu. Ne garip değil mi? Aradan yüzyıl geçmiş, silahlar değişmiş, ama ruh aynı kalmıştı.

Bir Gecede Yeniden Yazılan Tarih

O akşam televizyonlarda 'askeri tatbikat' diye geçiştirilen görüntüler, aslında ülkenin kaderini değiştirecek karanlık bir oyunun başlangıcıydı. İstanbul köprüleri tanklarla kapatılmış, Meclis bombalanmıştı. Ama işte tam da burada işler tersine döndü.

  • İlk kurşunu sıkanlar değil, ilk kurşuna göğsünü siper edenler kazandı bu savaşı
  • Silahsız sivillerin tanklara karşı duruşu, dünya tarihine geçecek bir cesaret örneğiydi
  • Şehitlerimizin son nefeslerinde bile 'Vatan sağ olsun' diye haykırması, Çanakkale'deki atalarından mirastı

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bir gerçek su yüzüne çıkmıştı: Bu millet, kendisine biçilen rolü asla kabul etmeyecekti. Tıpkı dedelerinin yaptığı gibi...

Çanakkale'den 15 Temmuz'a: Değişmeyen Ruh

Aslında bakarsanız, tarih tekerrür etmiyor; sadece biz aynı ruhla farklı sınavlardan geçiyoruz. Çanakkale'de Mustafa Kemal'in askerlerine 'Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum' dediği o an ile 15 Temmuz'da Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı meydanlara çağırdığı an arasında ne fark var ki?

İkisinde de aynı şey söz konusuydu: Vatan için son nefese kadar direnmek. İkisinde de aynı millet vardı karşımızda - üstüne giydiği elbise değişmiş olsa da.

"Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır." - Mustafa Kemal Atatürk

Bu sözün hakkını verdiğimiz bir geceydi 15 Temmuz. Çünkü o gece hem tarih yaptık, hem de yazdık. Ve yazarken de Çanakkale'deki atalarımıza layık olmaya çalıştık.