15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü: Türkiye'nin Karanlık Gecesinden Çıkan Işık
15 Temmuz: Demokrasi için verilen mücadelenin yıldönümü

O gece, saatler 21.00'i gösterdiğinde kimse Türkiye'nin tarihine kara bir leke olarak geçecek o karanlık senaryoyu tahmin edemiyordu. Telefonlar çalmaya, sosyal medya patlamaya başladığında ise her şey çok geç olmuştu.

15 Temmuz 2016... Boğaziçi'nin sularına düşen ayın aydınlattığı o korkunç gecede, milletin iradesine kastedenler hesaba katmadıkları bir gerçekle yüzleşeceklerdi: Türk halkı.

Darbe Girişimi ve Halkın Direnişi

Tankların paletleri asfaltı ezerken, sıradan vatandaşlar - belki de hayatlarında ilk kez - ellerinde bayraklarla sokaklara döküldüler. İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de... Her yerde aynı manzara: Üniformalı hainlere karşı tişörtlü kahramanlar.

O gece 251 vatan evladı sonsuzluğa uğurlandı. 2.193 kişi yaralandı. Rakamlar soğuk görünebilir ama her biri bir hikaye - bir ailenin yıkılışı, bir evladın kaybı, bir annenin bitmeyen acısı.

Demokrasi Nöbeti

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte darbe girişimi püskürtülmüştü ama milletin nöbeti yeni başlıyordu. Meydanlar, köprüler, sokaklar... Her yer insan kaynıyordu. 80 milyon tek yürek olmuştu.

Peki neden 15 Temmuz? Neden bu tarih? Çünkü o gece Türkiye, demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını, gerektiğinde can pahasına korunması gerektiğini tüm dünyaya gösterdi.

Milli Birlik Ruhu

Bugün, o karanlık gecenin yıl dönümünde anıyoruz şehitlerimizi. Onlar sayesinde bugün özgürce nefes alabiliyoruz. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü, sadece bir anma değil - gelecek nesillere aktarılması gereken bir ders.

Darbe girişimi sonrası yaşananlar ise bambaşka bir hikaye... FETÖ ile mücadele, yargı süreçleri, uluslararası tepkiler - hepsi ayrı bir yazı konusu. Ama şunu söyleyebilirim ki, o gece Türkiye'nin demokrasi tarihinde bir dönüm noktası oldu.

Son söz? Unutmayacağız. Unutturmayacağız. Çünkü biliyoruz ki demokrasi, sürekli nöbet ister.