
Dün akşam saatlerinde sosyal medyadan yaptığı paylaşımla gündeme oturan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk tarihçiliğinin tartışmasız en önemli isimlerinden biri olan Prof. Dr. Halil İnalcık'ı andı. 'Hocaların hocası' olarak bilinen İnalcık'ın, Osmanlı tarihine yön veren çalışmalarına dikkat çeken Erdoğan, "Onun eserleri sadece bizim için değil, tüm dünya için bir hazine niteliğinde" ifadelerini kullandı.
Şimdi bir düşünün: Kaç tarihçi vardır ki, yazdıklarıyla sınırları aşsın? İşte İnalcık tam da böyle biriydi. Harvard'dan Cambridge'e, dünyanın dört bir yanında saygı gören bu büyük deha, 100 yıllık ömrüne sığdırdığı eserlerle adeta tarihe not düşmüştü.
Tarihin Arka Bahçesinde Bir Usta
Belki de en çarpıcı olanı, İnalcık'ın arşivlerin tozlu raflarında kaybolmuş belgeleri gün yüzüne çıkarma konusundaki olağanüstü yeteneğiydi. Kimi zaman bir vakıf kaydı, kimi zaman unutulmuş bir mahkeme defteri... Hepsi onun titiz çalışmaları sayesinde yeniden hayat buldu.
Erdoğan'ın konuşmasında altını çizdiği gibi:
- Osmanlı'nın sosyo-ekonomik yapısını anlatan çığır açıcı çalışmalar
- Batılı tarihçilerin önyargılarını kıran objektif yaklaşım
- Yüzlerce öğrenci yetiştirerek bilimin sürekliliğini sağlaması
Bunlar sadece buzdağının görünen kısmı. Asıl mesele, İnalcık'ın tarihi 'kuru bilgiler yığını' olmaktan çıkarıp canlı bir organizmaya dönüştürmesiydi.
Bir Neslin Hafızası
Şu an 40'lı, 50'li yaşlarda olan pek çok akademisyen, İnalcık'ın derslerinde yetişti. Onun öğrencisi olmak bir ayrıcalıktı elbette - ama daha da önemlisi, o derslerde alınan notlar hâlâ kütüphanelerin en değerli köşelerinde saklanıyor.
"Tarihçilerin kutbu" olarak anılan bu büyük ismin mirası, sadece kitaplarda değil, yetiştirdiği yüzlerce öğrencinin zihninde yaşamaya devam edecek. Erdoğan'ın da vurguladığı gibi: "Bizlere düşen, bu mirası gelecek nesillere aktarmak."