Dünya sahnesinde bazen öyle anlar oluyor ki, kelimeler yetmiyor. İşte tam da böyle bir anda, Türkiye'den Çin'e uzanan bir insanlık halesi...
Dışişleri Bakanlığı, Çin'de meydana gelen ve yürekleri burkan olay sonrasında resmi bir açıklama yaptı. Bakanlık sözcüsünün ifadeleri, diplomasinin soğuk dilini aşan bir içtenlik taşıyordu adeta.
İki Ülke Arasındaki Köprüler
Şu an belki de pek çok kişinin aklında tek bir soru: Neden bu kadar önemli bu mesaj? Cevap aslında basit - Çin'le olan ilişkilerimiz sadece ekonomiden ibaret değil. İnsani bağlar, ortak tarih ve karşılıklı saygı... Hepsi bir arada.
Bakanlık yetkilileri, "Çin halkının acısını paylaşıyoruz" derken, aslında çok daha derin bir şey söylüyorlardı. Belki de unuttuğumuz bir gerçeği hatırlatıyorlardı: Coğrafyalar ne kadar uzak olursa olsun, insanlık ortak paydasında buluşabiliyoruz.
Diplomasinin İnsan Yüzü
Resmi açıklamada dikkat çeken detaylardan biri de -ki bunu söylemeden geçemeyeceğim- kullanılan dilin samimiyetiydi. O tipik diplomatik jargon yerine, adeta komşusuna başsağlığı dileyen birinin sıcaklığı vardı satır aralarında.
Peki bu mesaj neden şimdi? Aslına bakarsanız, zamanlama hiç de rastgele değil. Türkiye'nin bölgedeki hassas dengeleri gözeten politikası, tam da böyle anlarda kendini gösteriyor. Üstelik sadece devletler düzeyinde değil, halklar arasında da...
Şimdi düşünüyorum da, belki de diplomasinin en önemli işlevi budur: İnsanı insana yaklaştırmak. Özellikle de acılar söz konusu olduğunda.
