
Kanada'nın Dışişleri Bakanı Mélanie Joly, bugün yaptığı açıklamayla gündemi salladı. "Filistin devletinin tanınması konusunda Eylül ayında somut adımlar atmayı planlıyoruz" dedi. Bu ifade, uluslararası arenada yankı uyandırmaya şimdiden başladı.
Joly'nin sözleri, Kanada'nın Orta Doğu politikasında önemli bir dönüşümün habercisi gibi. Ancak işin ilginç yanı, bu kararın tam olarak nasıl uygulanacağı henüz net değil. Diplomatik çevreler, "Acaba koşulsuz bir tanıma mı olacak, yoksa bazı şartlar öne sürülecek mi?" diye tartışıyor.
Uluslararası Dengeler ve Kanada'nın Pozisyonu
Kanada'nın bu hamlesi, İsrail-Filistin meselesinde Batılı ülkeler arasında giderek büyüyen ayrışmayı da gözler önüne seriyor. Son dönemde İspanya, İrlanda ve Norveç gibi ülkelerin Filistin'i tanıması, domino etkisi yaratmıştı. Şimdi sıra Kanada'da.
Ancak işin bir de şu tarafı var: Kanada'nın bu kararı, ABD'nin bölge politikalarıyla tamamen ters düşecek. Washington yönetiminin tepkisi merak konusu. Bazı analistler, "Ottawa bu hamleyle küresel diplomaside bağımsız bir çizgi çizmeye çalışıyor" yorumunu yapıyor.
Yerel Tepkiler ve Siyasi Yansımalar
Kanada iç politikasında ise durum karışık. Muhafazakar muhalefet, hükümeti "dış politikada maceracılıkla" suçlarken, sol kanat bu adımı "geç kalınmış bir jest" olarak nitelendiriyor. Toronto'daki Filistin kökenli topluluklar ise sevinç içinde.
Öte yandan, İsrail yanlısı grupların tepkisi sert oldu. "Bu karar, terörizmi ödüllendirmekten başka bir şey değil" açıklamaları gelirken, bazı Yahudi organizasyonları Kanada hükümetini protesto etme hazırlığında.
Eylül ayına kadar geçecek süreçte neler yaşanacağını hep birlikte göreceğiz. Diplomatik kulislerde fısıltılar dolaşıyor: "Acaba diğer Batılı ülkeler de Kanada'nın ardından harekete geçecek mi?" Cevap, önümüzdeki aylarda netleşecek.