
Dünya siyasetinde beklenmedik bir gelişme yaşandı. Kanada'nın karizmatik lideri Justin Trudeau, adeta bomba etkisi yaratacak bir açıklamaya imza attı. "Filistin halkının self-determinasyon hakkını destekliyoruz" diyerek, Ottawa yönetiminin Filistin devletini tanıma yolunda somut adımlar atacağını açıkladı.
Trudeau'nun bu çıkışı, uluslararası arenada şimdiden yankı buldu. Özellikle de Ortadoğu'da dengeleri alt üst edebilecek nitelikte. "Bu kararı alırken bölgedeki tüm aktörlerle diyalog halinde olacağız" diyen Başbakan, adeta diplomasi dünyasına yeni bir soluk getirdi.
Tarihi Dönemeç mi Geliyor?
Kanada'nın bu hamlesi, İsrail-Filistin meselesinde yeni bir sayfa açabilir. Uzmanlara göre, G7 üyesi bir ülkenin böyle bir adım atması, diğer batılı ülkeler üzerinde domino etkisi yaratabilir. Tabii ki bu sürecin önünde ciddi engeller de var - İsrail'in tepkisi bunların başında geliyor.
Trudeau'nun ekibi, "Bu kararı alelacele almadık" diyor. Yıllardır süren istişareler ve bölge analizlerinin ardından geldikleri nokta, Kanada'nın Ortadoğu politikasında köklü bir değişime işaret ediyor. Peki ya sonraki adımlar? Görünen o ki, Ottawa yönetimi bu konuda yalnız hareket etmek istemiyor.
Uluslararası Toplum Ne Diyor?
BM Genel Sekreteri'nin ofisinden gelen ilk tepkiler olumlu yönde. Ancak Washington'dan henüz resmi bir açıklama gelmedi - ki bu da merak uyandırıyor. Avrupa Birliği'nin ise konuya temkinli yaklaştığı görülüyor.
Filistin tarafından gelen açıklamalar ise umut verici: "Kanada'nın bu cesur adımı, barış sürecine ivme kazandırabilir." Tabii ki işin bir de ekonomik boyutu var. Kanada'nın bu hamlesi, bölgedeki ticari ilişkilerini nasıl etkileyecek? Bunu zaman gösterecek.
Bir kesim bu kararı "geç kalınmış bir adım" olarak nitelendirirken, diğerleri "zamanlamanın mükemmel olduğunu" savunuyor. Gerçek şu ki, uluslararası diplomasi sahnesinde nadir görülen bir hareketlilik yaşanıyor. Ve Kanada, bu hareketliliğin tam göbeğinde yer alıyor.