İsrail ile Görüşmeler Kaçınılmaz: 'Masa Başından Başka Çare Yok'
İsrail ile Müzakere Kaçınılmaz: Fidan Açıkladı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın bugünkü açıklamaları adeta bir soğuk duş etkisi yarattı. Ortadoğu'nun bu karmaşık denkleminde, İsrail'le ilgili çarpıcı bir gerçeğin altını çizdi: "Masa başından başka çaremiz yok."

Aslında bu, pek çok uzmanın fısıltıyla dile getirdiği ama yüksek sesle söylemekten çekindiği bir gerçekti. Fidan, adeta perdeyi araladı ve oyunun kurallarını net bir şekilde ortaya koydu.

Diplomasinin Soğuk Yüzü

Bakan Fidan'ın üslubu oldukça dikkat çekiciydi. Bir yandan gerçekçi, diğer yandan son derece kararlı. "İsrail'le müzakere etmek zorundayız" derken, bunun bir tercih değil zorunluluk olduğunu hissettiriyordu. Sanki satranç tahtasında, hamle seçeneklerinin sınırlı olduğunu kabullenmiş bir ustaydı.

Peki neden? Cevap aslında oldukça basit: Bölgesel dengeler, küresel gerçekler ve -daha da önemlisi- Filistin halkının geleceği. Fidan'ın dediği gibi, "Bu iş masa başında çözülecek." Başka türlüsü hayal.

Uluslararası Arenada Yalnız Değiliz

İşin ilginç yanı, Türkiye'nin bu konuda yalnız olmaması. Fidan'ın da vurguladığı üzere, pek çok ülke benzer kaygıları taşıyor. Ancak kimse bu gerçeği bu kadar net ifade etmeye cesaret edemiyordu. Ta ki bugüne kadar.

Düşünsenize, Ortadoğu denen bu yangın yerinde, diplomasi belki de tek yangın söndürücü. Ve Türkiye, elindeki bu aleti kullanmakta kararlı görünüyor.

Peki Ya Pratikte Ne Değişecek?

Aslında her şey. Fidan'ın açıklamaları, Türkiye'nin bölgedeki rolünün yeniden tanımlandığını gösteriyor. Artık seyirci değil, aktif bir oyuncuyuz. Ve aktif oyuncuların masada olması şart.

  • İsrail'le doğrudan diyalog kanalları açık tutulacak
  • Bölgesel istikrar öncelikli hedef olacak
  • Filistin meselesi masadan düşmeyecek
  • Pratik çözümler üzerine odaklanılacak

Kısacası, Fidan'ın dediği gibi: "Realpolitik" zamanı. Hayalperestlik değil, gerçekçilik.

Sonuç: Zor Ama Gerekli

Kimse kolay olduğunu iddia etmiyor. İsrail'le müzakere etmek, özellikle iç politikada hiç popüler bir karar değil. Ama bazen liderlik, popüler olmayan doğruları söylemekten geçer.

Fidan'ın cesur açıklamaları aslında şunu haykırıyor: "Biz büyük bir ülkeyiz ve büyük ülkeler, zor kararlar alabilir." Gerçekten de öyle.

Peki sizce? Masa başı diplomasi, bu yangını söndürebilecek mi? Cevabı zaman gösterecek ama en azından denemeye değer. Değil mi?