Ankara'dan gelen ses bu kez oldukça net ve sert. İsrail'in Batı Şeria'ya yönelik ilhak planları Türkiye'nin tepkisini çekti - hem de oldukça keskin bir biçimde.
Dışişleri Bakanlığı'nın bugünkü açıklaması adeta diplomatik bir şimşek gibi çaktı. "Kabul edilemez" ifadesi neredeyse her cümlede yankılanıyordu. Aslına bakarsanız, Türkiye'nin bu konudaki tutumu hiç sürpriz değil; Ortadoğu'daki son gelişmeleri takip edenler için.
Bölgesel Barış İçin Tehlike Çanları
İsrail'in bu hamlesinin ne anlama geldiğini anlamak için haritaya şöyle bir bakmak yeterli. Batı Şeria - Filistinlilerin yaşam alanı, tarihi toprakları. İlhak girişimiyse barış sürecini tamamen rafa kaldırmak demek. Türkiye'nin uyarısı da bu noktada devreye giriyor: "Bölgede istikrarı daha da zora sokacak bu adımdan derhal vazgeçilmeli."
Peki ya uluslararası hukuk? Ankara'nın vurguladığı önemli noktalardan biri de bu. İlhak planlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunun altı çiziliyor. Dışişleri'nin açıklamasında "1967 sınırları" vurgusu özellikle dikkat çekici.
Diplomatik Arenada Yeni Hamleler Bekleniyor
Türkiye'nin bu tavrı aslında tek başına değil. Arap dünyasından da benzer tepkiler yükseliyor. Fakat Ankara'nın söylemindeki keskinlik dikkat çekici. "İşgal edilmiş topraklar" ifadesi neredeyse her paragrafta karşımıza çıkıyor.
Şimdi gözler diplomatik kanallara çevrilmiş durumda. Türkiye'nin bu konuyu hangi platformlara taşıyacağı merak konusu. BM Güvenlik Konseyi mi? İslam İşbirliği Teşkilatı mı? Yoksa ikili görüşmeler mi? Zaman gösterecek.
Bir düşünün - Ortadoğu zaten yangın yeri. Suriye, Yemen, Libya derken şimdi de Filistin-İsrail hattında yeni bir gerilim. Türkiye'nin endişesi aslında tüm bölge için geçerli: İstikrarsızlığın daha da derinleşmesi.
Dışişleri'nin son cümleleri adeta bir uyarı niteliğinde: "Bu adım bölgede yeni çatışmaların fitilini ateşleyebilir." Söylenecek başka söz var mı? Sanırım hayır.