Türkiye'nin Sert Güç Karnesi: Diplomaside Yeni Bir Sayfa mı Açılıyor?
Türkiye Sert Güç Kullanımında Kararlı

Ankara'daki koridorlarda dolaşan bir gerçek var ki, o da Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığı. Dış politikada attığı her adım, sadece bölgesel değil küresel dengeleri de sarsıyor adeta.

Son dönemde yaşanan gelişmeler ise oldukça manidar. Türkiye, uluslararası arenada 'sert güç' kavramını yeniden tanımlıyor sanki. Ve bunu yaparken de hiç mi hiç çekingen davranmıyor.

Diplomasinin Arka Bahçesinde Neler Oluyor?

Aslında işin özü şu: Türkiye artık beklemekten, sabretmekten sıkıldı. Yıllardır çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı haksızlıklar birikmiş adeta. Şimdi ise o birikim, dış politikada somut adımlara dönüşüyor.

Suriye'nin kuzeyindeki operasyonlardan Doğu Akdeniz'deki enerji arayışlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede, Türkiye'nin tavrı net: 'Milli menfaatler söz konusu olduğunda, gereken her şey yapılır.'

Peki Bu Sertlik Nereden Geliyor?

Kimileri bunu 'Osmanlı tokadının modern versiyonu' olarak yorumluyor. Bana kalırsa ise durum daha karmaşık. Türkiye, artık kendisine biçilen rolü reddediyor. Bölgedeki oyun kurucu pozisyonunu pekiştirmek istiyor.

  • Askeri kapasitesini geliştirmesi
  • Yerli savunma sanayindeki dev atılımlar
  • Bölgesel ittifaklardaki aktif rolü

Tüm bu faktörler, Türkiye'ye eskisinden çok daha fazla özgüven veriyor. Ve bu özgüven, dış politikaya da yansıyor doğal olarak.

Batı'nın İkiyüzlülüğü mü Tetikliyor?

Şu bir gerçek ki, uluslararası ilişkilerde çifte standartlar hiç olmadığı kadar belirgin. Türkiye'nin haklı talepleri bir yanda, Batı'nın anlamsız engellemeleri diğer yanda.

Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynakları meselesi bunun en bariz örneği. Türkiye, kendi kıta sahanlığında hak arayışında bulunurken, bazı aktörler bunu 'agresif politika' olarak yaftalıyor. Oysa aynı aktörler, başka ülkelerin benzer hamlelerini görmezden geliyor.

Bu ikiyüzlü tutum, Türkiye'deki karar alıcıları daha da sertleştiriyor mu dersiniz? Bence evet.

Gelecek Ne Getirecek?

Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin dış politikasının daha da keskinleşeceğini öngörmek zor değil. Küresel güçler arasındaki rekabet kızıştıkça, Türkiye gibi jeostratejik konumu kuvvetli ülkelerin manevra alanı da genişliyor.

Ancak şunu unutmamak lazım: Sert güç kullanımı, diplomasinin alternatifi değil tamamlayıcısı olmalı. Türkiye de bu dengeyi gözeterek ilerliyor aslında - her ne kadar dışarıdan öyle görünmese de.

Son tahlilde, Türkiye'nin attığı adımlar sadece kendi vatandaşlarına değil, tüm bölge halklarına istikrar ve güvenlik getirmeyi hedefliyor. Ve bu uğurda gerektiğinde sertleşmekten de çekinmeyecek gibi görünüyor.