Tam da ekonomilerin nefes almak için finansal oksijene ihtiyaç duyduğu bu dönemde, Ülker adeta rüzgarı arkasına aldı. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'yla el sıkıştılar - hem de öyle sıradan bir anlaşma değil, tam 65 milyon euroluk bir işbirliği.
Aslında bu, EBRD'nin Türkiye'deki özel sektöre verdiği desteklerin sadece bir halkası. Ama Ülker gibi bir dev için anlamı çok daha büyük. Şirketin Finansman'tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cemil Gökhan Batur'un dediği gibi, "Bu kaynak, sürdürülebilirlik odaklı yatırımlarımızın finansmanında kritik rol oynayacak." Haklı da - çünkü artık iş dünyası sadece kâr peşinde koşmuyor, dünyaya da değer katmak zorunda.
Yeşil Dönüşümde Somut Adımlar
Peki ne yapacaklar bu parayla? İşin en heyecan verici kısmı burası bence. Enerji verimliliğini artıracaklar, karbon ayak izlerini küçültecekler, su tüketimini azaltacaklar. Yani bildiğimiz fabrikaları adeta 'yeşil bir makyaj' geçirecekler - tabii bu makyaj sadece dış görünüşle ilgili değil, içerideki tüm süreçleri dönüştürecek.
EBRD Türkiye Direktörü Şule Kılıç'ın bu konuda söyledikleri oldukça net: "Ülker'in sürdürülebilirlik taahhütlerini desteklemekten mutluluk duyuyoruz." Aslında bu, uluslararası finans kuruluşlarının artık sadece kredi vermekle yetinmediğinin, aynı zamanda nasıl bir dünya inşa ettiğimize de baktığının göstergesi.
Geleceğe Yatırım
Ülker için bu anlaşma sadece finansal bir enjeksiyon değil - stratejik bir ortaklık. Çünkü EBRD gibi bir kurumla çalışmak, şirketin uluslararası standartlara uyum konusundaki ciddiyetini de gösteriyor. Tüketiciler artık sadece ürün kalitesine değil, o ürünün nasıl üretildiğine de bakıyorlar.
Kimbilir, belki de yakında market raflarındaki Ülker ürünlerinin üzerinde "EBRD destekli sürdürürebilir üretim" yazılarını göreceğiz. Bu tür işbirlikleri - bana kalırsa - Türk şirketlerinin küresel arenada nasıl bir oyuncu olabileceğinin de kanıtı.
Sonuçta, bugünün dünyasında sürdürülebilir olmayan iş modellerinin ayakta kalma şansı yok. Ülker'in bu hamlesi, diğer Türk şirketlerine de ilham verecek türden. Bakalım kimler aynı yolu izleyecek?
