Hindistan'ın Cammu Keşmir bölgesinde gerçekleşen ve 26 kişinin hayatını kaybettiği Pahalgam terör saldırısıyla ilgili yürütülen soruşturmada önemli bir aşamaya gelindi. Hindistan Ulusal Soruşturma Ajansı (NIA), saldırıyla bağlantılı 6 kişi hakkında iddianame hazırladığını duyurdu.
Saldırının Planlayıcıları İddianamede
NIA'nın açıklamasına göre, iddianamede sadece doğrudan failler değil, saldırının arka planındaki örgütler de yer aldı. "Saldırının planlanmasındaki rolü" gerekçesiyle Pakistan merkezli Leşker-i Tayyibe (LET) örgütü ve onun uzantısı olarak bilinen Direniş Cephesi (TRF) de suçlanan taraflar arasında sayıldı. Bu gelişme, Hindistan'ın saldırının kaynağını doğrudan Pakistan bağlantılı gruplara işaret ettiğini gösteriyor.
Ardından Gelen Askeri Misilleme ve Gerginlik
Pahalgam'daki kanlı saldırı, bölgede yeni bir gerilim dalgasını tetikledi. Hindistan, 6 Mayıs tarihinde, saldırıya misilleme olarak Pakistan toprakları ve Pakistan'ın kontrolündeki Azad Keşmir bölgesine füze saldırıları düzenledi. Bu hamle, iki komşu ülke arasında sınır hattında çatışmaların başlamasına neden oldu.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, bu askeri operasyonu kabine toplantısında "Sindoor Operasyonu" olarak adlandırdı ve bunu ülkesi için bir "gurur anı" olarak nitelendirdi. Hindistan ayrıca, Pahalgam saldırısını düzenleyenlerin Pakistan'dan geldiği suçlamasını yaparak, iki ülke arasındaki önemli bir su paylaşım anlaşması olan "İndus Suları Anlaşması"nı askıya aldığını açıkladı.
ABD Arabuluculuğunda Geçici Ateşkes
Yaşanan bu sert gelişmeler ve tırmanan gerginlik, uluslararası toplumun müdahalesini beraberinde getirdi. 10 Mayıs'ta, Amerika Birleşik Devletleri'nin arabuluculuğu sayesinde, Hindistan ve Pakistan ateşkes ilan etmeyi kabul etti. Bu anlaşma, bölgede kırılgan bir sükunetin sağlanmasını mümkün kıldı, ancak temel anlaşmazlık konuları ve suçlamalar devam ediyor.
Hindistan makamlarının hazırladığı iddianame, Pahalgam saldırısının hukuki sürecini resmi olarak başlatmış oldu. Soruşturmanın, saldırının finansörleri ve lojistik destekçileri de dahil olmak üzere daha geniş bir ağı hedef alıp almayacağı ise merak konusu. İki ülke arasındaki diplomatik ve askeri gerilim, Keşmir sorununun bölgesel istikrar için ne kadar hassas bir konu olmaya devam ettiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
