Fransa'da siyasi hava bugün elektrik gibiydi - gerilim o kadar palpalabilirdi ki, neredeyse dokunabilirdiniz. Meclis'teki o tarihi oylama, 1967'den beri görülmemiş bir sahneye tanıklık etti.
François Bayrou'nun kurduğu koalisyon hükümeti, tam 327 'hayır' oyuyla adeta siyasi bir tsunamiye yakalandı. Evet oylarıysa sadece 238'de kaldı - ki bu, hükümetin ayakta kalması için gereken mutlak çoğunluğun çok ama çok altındaydı.
Tarihi Bir Andı
1967! Düşünsenize, o yıllarda dünya çok farklı bir yerdi. De Gaulle Fransa'sı, Soğuk Savaş'ın tam ortası... Ve o günden bu yana hiçbir Fransız hükümeti meclisten güvenoyu alamamıştı. Ta ki bugüne kadar.
Bayrou - ki kendisi Fransız siyasetinin en tecrübeli isimlerinden biri - adeta siyasi bir depremle karşı karşıya kaldı. Hani derler ya, 'siyasette bir gün çok uzun bir süredir' diye... İşte öyle bir gün yaşandı Paris'te.
Peki Şimdi Ne Olacak?
Şimdi gözler Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a çevrildi. Anayasa'nın 50. maddesi gereği, hükümetin istifasıyla birlikte ülke yeni bir siyasi sürece giriyor. Macron'un önünde birkaç seçenek var:
- Yeni bir başbakan atayarak hükümet kurmaya çalışmak
- Erken seçim kararı almak
- Geçici bir teknokrat hükümeti oluşturmak
Fransız siyaset tarihinde bu tür krizler her zaman derin izler bırakmıştır. 1968 Mayıs olayları, 1986'daki 'cohabitation' dönemi... Şimdi de 2025'in bu tarihi krizi.
Muhalefet partileri - özellikle sağ ve sol kanat - bu sonucu adeta bir zafer olarak kutluyor. Onlara göre Bayrou hükümetinin düşüşü, 'Fransa'nın yanlış politikaları reddettiğinin' bir göstergesi.
Peki ya Avrupa Birliği? Fransa'nın bu siyasi istikrarsızlığı, AB'nin geleceği için de kaygı yaratıyor. Zira Fransa, Birliğin en önemli kurucu üyelerinden biri...
Sonuç olarak, Fransız siyaseti için tarihi bir gün daha geride kaldı. Bayrou'nun siyasi kariyerinde belki de en zor gün... Ve Fransa, yeni bir siyasi maceranın eşiğinde.
Bir ülke düşünün ki, demokrasinin beşiği sayılır ama demokrasinin en zorlu sınavlarından birini yaşıyor. İşte Fransa bugün tam olarak burada.
