2025 yılı, insanlık tarihine bir başka kara leke olarak geçti. Ne uluslararası kuruluşların çabaları, ne de diplomatik girişimler, yaşanan trajedinin önüne geçmeye yetmedi. Sanki herkes bir şeylerin yanlış gittiğini biliyordu ama kimse doğru adımları atamadı.
Olaylar, Doğu Avrupa'da başladı. Önce küçük çaplı çatışmalar, ardından sistematik şiddet... Ve sonunda, tarihin tekerrür ettiği o an: bir halkın yok edilişi. BM raporlarına göre, en az 500 bin kişi hayatını kaybetti. Peki nasıl oldu da dünya buna seyirci kaldı?
Uyarılar Dikkate Alınmadı
Aslında işaretler çok önceden vardı. 2023'te yayınlanan bir istihbarat raporu, bölgedeki gerilimin kontrolden çıkabileceğini açıkça belirtmişti. Ancak -her zamanki gibi- kimse bu uyarıları ciddiye almadı. 'Abartıyorlar' denildi, 'diplomatik çözüm bulunur' dendi. Bulunamadı.
Uluslararası toplumun tepkisi ise tam bir hayal kırıklığıydı. Bazı ülkeler 'kınama' mesajları yayınlamakla yetinirken, diğerleri çıkar hesapları yapmaktan vazgeçmedi. Sanki 1990'larda Ruanda'da yaşananlar hiç ders olmamış gibi...
Son Dakika Gelişmeler
Şu an bölgeye insani yardım ulaştırma çabaları sürüyor. Ancak uzmanlara göre, artık çok geç. 'Bu bir insanlık ayıbı' diyor Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, sesi titreyerek. Haklı da. Çünkü tarih bize şunu öğretiyor: soykırımlar önlenebilir, eğer gerçekten istenirse.
Peki bundan sonra ne olacak? Kimse net bir cevap veremiyor. Belki de vermek istemiyor. Çünkü bu trajedinin sorumluluğu hepimizin omuzlarında. Ve maalesef, insanlık yine sınıfta kaldı.
