
Washington'dan gelen son dakika açıklamaları ortalığı karıştırdı. ABD Senatosu'nun öne çıkan isimlerinden Demokrat Senatör Mark Kelly, İsrail'in Gazze'deki operasyonlarına dair kelimenin tam anlamıyla 'ateş püskürdü'. Öyle ki, bu kez diplomatik nezaket sınırlarını zorlayan bir üslup kullandı.
"Bu artık kabul edilemez!" diye haykıran Kelly, uluslararası camiayı adeta köşeye sıkıştıran sözler sarf etti. Yardım kuyruğunda bekleyen masum insanlara yönelik saldırıların 'insanlık dışı' olduğunu vurgularken, ses tonundaki öfke Washington koridorlarında yankılandı.
Kritik Soru: Uluslararası Toplum Nerede?
Aslında Kelly'nin bu çıkışı, birkaç gündür Beyaz Saray'ın içinde dönen tartışmaları da aydınlatıyor. Biden yönetimi içinde bile İsrail politikası konusunda derin görüş ayrılıkları olduğu biliniyor. Peki ama bu iç çekişmeler ne zaman eyleme dönüşecek?
Senatörün altını çizdiği nokta şu: "Gıda ve ilaç beklerken hayatını kaybeden çocukların fotoğrafları tarih bizi nasıl yargılayacak?" Bu soru, özellikle Batılı ülkelerin insan hakları söylemleriyle eylemleri arasındaki uçurumu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Veriler Konuşuyor: Rakamların Dili
- Son 1 ayda 15 farklı yardım konvoyu hedef alındı
- BM verilerine göre 300'den fazla sivil yardım beklerken hayatını kaybetti
- Dünya Sağlık Örgütü bölgedeki hastanelerin %70'inin çalışamaz durumda olduğunu açıkladı
Kelly'nin bu verileri Kongre kürsüsünden paylaşırken yüzündeki ifade, basın fotoğraflarına 'tarihi an' olarak yansıdı. Bazı analistlere göre bu konuşma, ABD'nin Ortadoğu politikasında bir dönüm noktası olabilir.
"Artık söz değil, somut adım zamanı" diyen Senatör, özellikle Avrupa ülkelerini de sorumluluk almaya çağırdı. Peki ya Türkiye'nin bu süreçteki rolü? Kelly'nin açıklamaları Ankara'nın son dönemdeki diplomatik hamlelerini dolaylı yoldan destekler nitelikte.
Son olarak şunu eklemek gerek: Bu tür açıklamalar Washington'da 'tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan' tartışmasına dönüşürken, Gazze'de her dakika insani dram büyüyor. Belki de Kelly'nin mesajındaki en çarpıcı nokta buydu: "Tarih bizi affetmeyecek."