Almanya'da Aşırı Sağ Yükselişi: Her 5 Kişiden 1'i Aşırı Sağcı Fikirlere Açık
Almanya'da aşırı sağ yükselişi demokrasiyi tehdit ediyor

Almanya'da gerçekleştirilen kapsamlı bir araştırma, aşırı sağcı fikirlerin toplumda giderek daha fazla kabul gördüğünü ve bu durumun temel demokratik değerleri ciddi şekilde tehdit ettiğini ortaya koydu.

Demokratik Kurumlara Güven Azalıyor

Friedrich Ebert Vakfının desteğiyle yürütülen 'Merkez Araştırması', bir zamanlar sadece radikal gruplarla sınırlı görülen aşırı sağcı düşüncelerin artık Almanya'nın ana akımında da yer bulduğunu gösterdi. Araştırmanın çarpıcı sonuçlarına göre, kendini ana akım olarak tanımlayan her beş Alman'dan biri, aşırı sağ ideolojiye ait ifadeleri artık açıkça reddetmiyor.

Demokratik kurumlara duyulan güvende belirgin bir düşüş yaşanırken, otoriter çözümlere yönelik sempatinin arttığı tespit edildi. Göçmenlere karşı ön yargı, stereotipleştirme ve ayrımcılığın yaygınlaştığı da araştırmanın dikkat çeken bulguları arasında yer aldı.

Aşırı Sağcı Görüşler Destek Buluyor

Araştırmayı yürüten uzmanlardan Andreas Zick, agresif milliyetçilik ve şovenizme verilen desteğin %20'ye ulaştığını açıkladı. Zick, aşırı sağ ideolojinin temel inançlarından olan 'Alman kimliğinin kan ve soya dayandığı' düşüncesinin, bilinen aşırılıkçı çevrelerin ötesinde de destek bulmaya başladığını belirtti.

'Demokratik merkez olarak tanımladığımız toplumun merkezinde, aşırı sağcı görsellerin, görüntülerin ve dünya görüşlerinin giderek daha fazla paylaşıldığını açıkça görüyoruz' ifadelerini kullanan Zick, bu durumun endişe verici olduğunu vurguladı.

Gençler Arasında Yabancı Düşmanlığı Artıyor

Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri genç kuşaklar arasındaki değişim oldu. Çalışmaya göre, 18-34 yaş arası katılımcıların %12,5'i yabancı düşmanı görüşleri benimsiyor. Bu oran, 35-64 yaş aralığındaki %5,9'luk oranın iki katından fazla.

Zick, gençlerin Kovid-19 salgını ve diğer krizlerden derinden etkilendiğini, okulların kapanması, ekonomik güvensizlik ve konut sıkıntılarının bu kuşak üzerinde önemli etkileri olduğunu ifade etti. Ayrıca, gençlerin ana akım siyasetçiler tarafından yeterince duyulmadığını belirten Zick, sosyal medyanın genç kuşakların siyasi tutumlarını şekillendirmedeki rolüne dikkat çekti.

Siyasi tutumların genç kuşaklarda sosyal medya tarafından şekillendirildiğini ve aşırı sağcılar ile popülizmin sosyal medyaya ve siyasi mesajlara önemli yatırım yaptığını vurguladı.

Demokrasiye Güven Krizi Derinleşiyor

Araştırmacılar, Almanya demokrasisinin giderek derinleşen bir güven kriziyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor. Demokratik kurumlara olan genel güvensizliğin 2020-2021'de %14,3'ten, 2024-2025'te %21,5'e yükseldiği tespit edildi.

Seçimlere dair güvenini kaybedenlerin oranının ise %5,8'den %18,2 seviyesine çıktığı görüldü. Araştırmacılardan Beate Kupper, 'İstatistiksel olarak da görülebileceği gibi, demokrasiye güvenmeyenler anti-demokratik önerilere daha açık oluyor' dedi.

Kupper, artan yabancılaşmanın nedenleri arasında politika başarısızlıklarından kaynaklanan hayal kırıklığı, siyasi elitlerin sıradan vatandaşları görmezden geldiği inancı ve hızlı çözümler vadeden popülist söylemlerin cazibesinin yer aldığını ifade etti.

AfD'nin Yükselişi ve Uyarılar

Şubat ayında yapılan seçimlerde aşırı sağcı AfD'nin %20,8 oy aldığını hatırlatan Kupper, dezenformasyon, göçmen karşıtı söylemler ve siyasi memnuniyetsizliğin birleşiminin birçok Alman'ın AfD'ye yönelik görüşünü değiştirdiğini söyledi.

Halkın %30'unun AfD'nin diğer partiler gibi olduğunu düşündüğünü belirten Kupper, 'Aynı zamanda nüfusun üçte ikisinin aşırı sağcılığın artışından gerçekten korktuğunu görüyoruz' ifadelerini kullandı.

Kupper, muhafazakar partileri AfD ile işbirliği yapmamaları konusunda uyararak, bu adımın AfD'yi daha da meşrulaştıracağını vurguladı. Diğer Avrupa ülkelerindeki deneyimlerin, aşırı sağ partilerin siyasi ortak olarak kabul edildiklerinde ılımlılaşmadığını, tam tersine ana akım ortakların çoğunlukla sağa kaydıklarını kanıtladığını söyledi.

Alman tarihinin unutulmaması gerektiğini dile getiren Kupper, 'Sağcı aşırılığın farkında olmalı, bunu demokrasi ve toplum için ciddi bir tehdit olarak görmeliyiz. Avrupa'daki parti manzarasına baktığımızda, aşırı sağcılarla el ele yürümek iyi bir fikir değil' değerlendirmesinde bulundu.

Almanya'nın iç istihbarat kurumu Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), üç yıllık soruşturmanın ardından 2 Mayıs'ta AfD'yi 'kesin aşırı sağcı bir oluşum' olarak sınıflandırmıştı.