Gece yarısına doğru, o her zamanki gibi sakin olması gereken saatlerde, Aseera el-Kıbleye köyünün sessizliğini aniden motor gürültüleri ve bağrışmalar böldü. İsrailli işgalciler - kimilerinin 'yerleşimci' diye adlandırdığı o gruplar - köye dalıvermişlerdi bir anda. Ellerinde ne olduğu belli olmayan yanıcı maddelerle.
Olanları gören köylülerin anlattıkları yürek burkuyor doğrusu. "Gece yarısı birden gürültülerle uyandık," diyor yaşlı bir Filistinli, sesi titreyerek. "Pencereden baktığımda, alevler içindeki arabalarımızı gördüm. Yıllardır çalışıp kazandığımız, ailemizi taşıdığımız o araçlar... Hepsi yanıyordu."
Uluslararası Hukuk Çiğnenirken Dünya Seyirci Kalıyor
Bu olay aslında tek başına değil. Batı Şeria'da son zamanlarda - evet, son birkaç aydır - İsrailli işgalcilerin saldırıları adeta tırmanışa geçmiş durumda. Filistin köyleri, tarlaları, evleri... Hepsi hedef halinde. Peki uluslararası toplum ne yapıyor? Maalesef çoğunlukla seyrediyor.
Filistin Kaynakları Araştırma Merkezi'nin verileri içler acısı: Bu yılın sadece ilk çeyreğinde, işgalci İsrailliler tarafından 250'den fazla benzer saldırı kayıtlara geçmiş. Araç yakmalar, zeytin ağaçlarını kesmeler, su kuyularını kirletmeler... Liste uzayıp gidiyor.
Yerleşimcilerin Agresif Tutumu ve Bölgedeki Gerilim
İşin en vahim yanı şu: Bu saldırılar genellikle İsrail güvenlik güçlerinin göz yummasıyla gerçekleşiyor. Yerel halk, "Onlar bizi korumak yerine, bize saldıranları koruyor," diye isyan ediyor. Kim bilir, belki de bu sessiz çığlıkları duyan olmuyordur uluslararası arenada.
Olay yerine giden Filistinli yetkililerin yüzlerindeki o ifadeyi tahmin edebiliyorsunuzdur. Hem öfke hem de çaresizlik karışımı bir hal. "Bu saldırılar sistematik bir şekilde devam ediyor," diye açıklıyor bir yetkili, "amacı bizi topraklarımızdan tamamen uzaklaştırmak."
- Aseera el-Kıbleye köyünde 8 aracın tamamen kullanılamaz hale geldiği belirtiliyor
- Saldırganların Filistinlilere ait evlere de zarar verdiği aktarılıyor
- Olay sırasında İsrail güvenlik güçlerinin müdahale etmediği iddia ediliyor
Bu tür olaylar - ne yazık ki - Filistin halkının günlük hayatının bir parçası haline gelmiş durumda. Sabah uyandıklarında arabalarının yanmış halde bulunması, tarlalarının tahrip edilmiş olması... Bunlar artık sıradan şeyler onlar için. Peki bu normal mi? Kesinlikle hayır!
Filistin Halkının Direnci ve Uluslararası Sessizlik
Batı Şeria'da yaşananlar aslında daha büyük bir resmin parçası. İsrail'in yasa dışı yerleşim politikaları, Filistin topraklarını adeta bir peynir gibi delik deşik ediyor. Uluslararası hukuka göre bu yerleşimler zaten yasa dışı - ama kim dinliyor ki?
Filistinli bir genç, "Her gün yeni bir saldırı, yeni bir tacizle uyanıyoruz," diyor. "Ama pes etmeyeceğiz. Bu topraklar bizim, burada doğduk, burada öleceğiz." Bu sözler aslında tüm Filistin halkının hislerini yansıtıyor.
Dünya ise - maalesef - bu insanlık dramına seyirci kalmaya devam ediyor. Belki de unuttular, insan haklarının sadece belli coğrafyalarda geçerli olmadığını. Ya da görmek istemiyorlar, Filistin'de yaşanan acıları.
Sonuç olarak, Aseera el-Kıbleye'de yaşananlar sadece araç yakma olayı değil. Bu, bir halka yapılan sistematik baskının küçük bir yansıması. Ve ne yazık ki, son olmayacak.
