Dünya sahnesinde son dönemde yaşanan gelişmeler, uluslararası ilişkilerde yeni bir sayfa açılmasına neden oluyor. Birleşmiş Milletler'in gündemine oturan o konu, özellikle gelişmekte olan ülkelere yönelik operasyonların hukuki boyutu.
Aslında işin özü şu: Bazı batılı devletlerin 'güvenlik operasyonu' adı altında gerçekleştirdiği askeri müdahaleler, uluslararası camiada ciddi tartışmalara yol açtı. BM yetkilileri, bu operasyonların insan hakları ihlali boyutunun araştırılması gerektiğini düşünüyor. Hakikaten de öyle - kimin ne adına, hangi yetkiyle hareket ettiği meçhul.
Uluslararası Tepkiler ve Diplomatik Gerilim
Olayın en ilginç yanı, söz konusu operasyonlara karşı çıkan seslerin sadece hedef ülkelerden gelmemesi. Avrupa'nın köklü demokrasileri bile 'hukuk devleti' prensibinin ihlal edildiğini düşünüyor. Bir Alman diplomatın dediği gibi, "Bu işin içinde bir bit yeniği var ama kimse açıkça konuşmaya cesaret edemiyor."
Şimdi soru şu: Bu operasyonlar gerçekten güvenlik endişeleriyle mi düzenleniyor, yoksa perde arkasında başka hesaplar mı var? BM Genel Sekreteri'nin ofisinden sızan bilgilere göre, bazı ülkelerin istihbarat raporları 'fazla agresif' bulunmuş. Hani derler ya, 'ateş olmayan yerden duman çıkmaz' - işte tam da bu durum.
Soruşturmanın Kapsamı Ne Olacak?
BM İnsan Hakları Konseyi'nin gündemindeki soruşturmanın üç ana ayağı olacağı konuşuluyor:
- Operasyonlarda görev alan birimlerin hukuki statüsü ve yetki sınırları
- Sivil kayıpların boyutu ve orantısız güç kullanımı iddiaları
- Uluslararası hukukun ihlal edilip edilmediği konusundaki teknik inceleme
Aslında mesele sadece hukuki değil, ahlaki boyutu da var. Bir BM çalışanının dediği gibi, "Biz burada sadece kağıt üzerinde hukuk konuşmuyoruz, insanlık onurunu korumaktan bahsediyoruz." Haklı değil mi?
Öte yandan, operasyonları düzenleyen ülkeler ise 'küresel terörle mücadele' naraları atıyor. Peki ya siviller? Onların güvenliği kimin umurunda? İşte bütün mesele bu.
Sonuçlar Ne Getirecek?
Bu soruşturmanın uluslararası ilişkilere etkisi tahmin edilenden daha derin olabilir. Zira:
- Güçlü devletlerin 'küresel polis' rolü sorgulanacak
- Uluslararası hukukun uygulanabilirliği konusunda yeni standartlar belirlenecek
- İnsan hakları ihlallerinin hesabı sorulacak - en azından teoride
Gerçek şu ki, dünya artık eskisi gibi değil. Sosyal medya sayesinde her şey göz önünde - kimse 'görmedim, duymadım, bilmiyorum' diyemez. Belki de bu yüzden BM bile harekete geçmek zorunda kaldı.
Peki ya sonuç? Kim bilir... Belki de hiçbir şey değişmeyecek. Ama en azından birilerinin 'durun, bu kadarı da fazla' dediğini duymak bile insanı umutlandırıyor. Değil mi?