
İnsanlık tarihinin gördüğü en karanlık dönemlerden birini yaşayan Filistin halkı, inanılmaz bir kararlılıkla ayakta duruyor. İsrail'in sistematik şiddet politikalarına ve uluslararası toplumun sessizliğine rağmen, bu toprakları terk etmeyeceklerini duyurdular.
Batı Şeria'daki bir grup yerleşimci, dün yaptıkları açıklamada adeta tarihe not düştü: "Bizi söküp atmak için ne gerekiyorsa yaptılar. Ateş açtılar, bombaladılar, evlerimizi yıktılar. Ama anlamadıkları bir şey var - bu topraklar bizim kimliğimiz, burada doğduk ve burada öleceğiz."
Tarihi Bir Direnişin Arka Planı
Aslında bu hikaye yeni değil. Onlarca yıldır devam eden bir mücadelenin son perdesi diyebiliriz. İsrail güçlerinin son operasyonları, özellikle Batı Şeria'nın kuzey bölgelerinde yoğunlaşmış durumda. Evler yıkılıyor, tarlalar yakılıyor, insanlar göçe zorlanıyor. Ama işte ironi - her seferinde daha da güçlenen bir direnişle karşılaşıyorlar.
Gazze'de durum daha da vahim. BM verilerine göre son altı ayda 2 milyondan fazla insan yerinden edildi. Can kayıpları ise insanın içini acıtacak düzeyde. Buna rağmen Gazze halkı, "Buranın bizim evimiz olduğunu unuttunuz mu?" diye soruyor adeta.
Uluslararası Tepkiler ve Sessiz Kalınan Gerçekler
Uluslararası toplumun tepkisi ise -maalesef- oldukça yetersiz. Bazı ülkeler kınama mesajları yayınlıyor, bazıları ise tamamen sessizliğe bürünüyor. İnsan hakları örgütleri, yaşananları "açık bir soykırım" olarak nitelendiriyor ama bu tanımlama yetkilileri harekete geçirmeye yetmiyor.
Filistinliler ise bu sessizliği çok iyi biliyor. Belki de bu yüzden kaderlerine razı olmak yerine, kendi kaderlerini yazmaya karar verdiler. Batı Şeria'daki bir çiftçinin dediği gibi: "Dünya bizi duymuyor ama Allah duyuyor. O yüzden buradayız ve burada kalacağız."
Gerçekten de öyle olacak gibi görünüyor. Hem Batı Şeria'da hem Gazze'de, hem de diğer Filistin topraklarında insanların tek bir mesajı var: Biz buradayız ve burada kalacağız. Bu bir seçim değil, bir varoluş mücadelesi.