
Paris'teki siyasi hava, birdenbire elektriklenmiş gibi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un liderliğindeki hükümet, uluslararası arenada beklenmedik bir şekilde topun ağzında buluyor kendini. Sebep mi? İsrail'in Gazze Şeridi'nde gerçekleştirdiği operasyonlarda savaş suçları işlediği iddialarına sessiz kalmakla – hatta destek vermekle – suçlanıyorlar.
Olayın detaylarına inmeden önce şunu söylemeliyim: Bu, sıradan bir diplomatik kriz değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yapılan resmi başvuru, Fransa'nın uluslararası hukuktaki konumunu sorgulatacak cinsten.
Başvurunun Perde Arkası
İşin ilginç yanı, bu davanın arkasındaki isimler. Fransız insan hakları örgütleri ve bir grup avukat, Macron hükümetini 'İsrail'in işlediği insanlık suçlarına ortaklık etmek'le suçluyor. Peki nasıl? Fransa'nın İsrail'e silah satışını sürdürmesi ve diplomatik desteği, iddianın temel dayanakları.
Dosyada öne çıkan bazı noktalar:
- Fransa'nın 2023'te İsrail'e yaptığı askeri ihracatın %30 artış göstermesi
- BM Güvenlik Konseyi'ndeki oylamalarda İsrail lehine tutum alınması
- Gazze'deki sivil kayıplara rağmen ekonomik işbirliğinin devam etmesi
Uluslararası Hukuk Açmazı
Hukukçulara göre durum vahim. Cenevre Sözleşmeleri'ne aykırı hareket ettiği iddia edilen bir devlet, başka bir ülke tarafından destekleniyorsa – ki burada Fransa söz konusu – uluslararası hukuk devreye giriyor. Ancak işin içinde siyaset olunca, hukukun arka planda kalma ihtimali de yüksek.
Paris'teki bir avukatın dediği gibi: 'Bu dava sadece Fransa için değil, tüm Avrupa için emsal teşkil edebilir. Ya insan hakları evrensel olacak, ya da çifte standartlar devam edecek.'
Diplomatik Deprem mi Geliyor?
Macron yönetimi şimdilik resmi bir açıklama yapmadı. Ancak Elysee Sarayı'ndaki yetkililerin telaşlı görüşmeler yaptığı konuşuluyor. Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan sızan bilgilere göre, durumu hafifletmek için acil diplomatik hamleler planlanıyor.
Ortadoğu uzmanı Dr. Leila Marouf'un yorumu çarpıcı: 'Fransa, Avrupa'nın insan hakları söylemiyle pratiği arasındaki uçurumu somutlaştırıyor. Bu dava sonucunda ya tarih yazılacak, ya da bir kez daha realpolitik galip gelecek.'
Peki ya Türkiye'nin pozisyonu? Dışişleri kaynakları, konunun yakından takip edildiğini, ancak henüz resmi bir açıklama yapılmayacağını belirtiyor. Ankara'nın bu gelişmeler karşısında nasıl bir strateji izleyeceği merak konusu.