Gazze'de durum gerçekten içler acısı. Dünya Sağlık Örgütü'nün açıkladığı son veriler, bölgedeki sağlık sisteminin adeta bir enkaz haline geldiğini gözler önüne seriyor. Sanki her şey bir gecede çökmüş gibi...
36 hastaneden sadece 9'u -evet, yanlış duymadınız- dokuzu kısıtlı imkanlarla hizmet verebiliyor. Geri kalanlar ya tamamen devre dışı kalmış durumda ya da sadece ismen var olan kurumlar haline gelmiş. Bu rakamlar bile tek başına durumun vahametini anlatmaya yetiyor aslında.
Hayatta Kalma Mücadelesi
Çalışabilen hastanelerde durum hiç de iç açıcı değil. Elektrik kesintileri, ilaç kıtlığı, tıbbi malzeme yetersizliği derken sağlık çalışanları neredeyse imkansızı başarmaya çalışıyor. Bazen düşünüyorum da, onlar nasıl bir iradeyle ayakta duruyorlar?
Ameliyathanelerde jeneratörlerle idare edilmeye çalışılıyor ancak yakıt sıkıntısı bu çabayı da sekteye uğratıyor. Temel ilaçların çoğu tükenmiş durumda, ağrı kesiciler bile bulunmaz halde. İnsanlar basit enfeksiyonlar yüzünden hayatını kaybediyor.
Uluslararası Toplum Ne Yapıyor?
DSO yetkilileri durumu 'felaket boyutunda' olarak tanımlıyor. Yardım kuruluşları bölgeye ulaşmaya çalışsa da engeller bir türlü aşılamıyor. Yardım konvoyları sınır kapılarında bekletiliyor, tıbbi malzemeler gecikmeler yüzünden hedefine ulaşamıyor.
Şu an Gazze'de yaşananları anlatmak için kelimeler yetersiz kalıyor gerçekten. Çocuklar aşı olamıyor, kronik hastalar ilaçsız kalıyor, yaralılar tedavi göremiyor. İnsanlık adına yüzümüzü kızartan bir tablo bu.
Peki çözüm ne? DSO acil insani koridorların açılması ve tıbbi yardımların engelsiz şekilde bölgeye ulaştırılması çağrısında bulunuyor. Fakat bu çağrılar ne kadar duyuluyor, işte orası meçhul.
Gazze'de sağlık sistemi çökmüş durumda - bu bir gerçek. Ancak umut da tükenmiş değil. Uluslararası toplumun daha fazla duyarlılık göstermesi ve acil önlemler alması gerekiyor. Yoksa kaybedecek daha çok can var...
