Durum gittikçe daha da içler acısı bir hal alıyor. İsrail, Gazze'deki saldırılarını adeta bir ölüm makinesi gibi sürdürürken, insanlık dışı uygulamalarıyla dünya kamuoyunu şoke ediyor. Bombaların gölgesinde kalan masumlar, bir yandan da açlıkla mücadele ediyor.
Kimsenin gözünün yaşına bakmıyorlar. Sanki bir kâbusun içindeyiz, ama bu gerçek. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar... Hepsi bu vahşetin kurbanı oluyor. İsrail'in 'güvenlik' adı altında yaptığı katliamlar, artık saklanamayacak kadar açık.
Açlık Bir Silah Olarak Kullanılıyor
Bombalar yetmiyormuş gibi, şimdi de açlıkla öldürme politikası devreye sokuldu. Gazze'deki insanlar temel gıda maddelerine ulaşamaz hale geldi. Hastanelerde ilaç yok, çocuklar açlıktan ağlıyor. Bu, bir savaş suçundan başka bir şey değil.
Uluslararası toplumun sessizliği ise ayrı bir skandal. Sanki herkes bu vahşete göz yumuyor. BM raporları bile durumun vahametini ortaya koyuyor, ancak somut adımlar atılmıyor.
Dünya Nerede?
İnsan hakları örgütleri durmadan uyarıyor, raporlar yayınlıyor. Peki ya sonuç? Hiç. Batılı ülkelerin çifte standartları ortada. Aynı ülkeler başka yerlerde 'insan hakları' nutukları atarken, Gazze'deki katliama sessiz kalıyor.
Belki de en acı olanı, bu vahşetin göz göre göre devam etmesi. Sosyal medyada dolaşan görüntüler yürek parçalıyor, ancak İsrail'in politikalarında en ufak bir yumuşama yok. Aksine, saldırılar giderek daha da şiddetleniyor.
Türkiye başta olmak üzere bazı ülkelerin çabaları takdir edilesi, ancak uluslararası toplumun daha fazla harekete geçmesi şart. Yoksa Gazze'deki bu insanlık dramı tarihin kara sayfalarına yazılacak.
