Rum Yönetimi ve Lübnan'ın Yeni MEB Anlaşmasına Ankara ve KKTC'den Sert Tepki
Rum-Lübnan MEB Anlaşmasına Ankara'dan Sert Tepki

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Lübnan arasında 2007 yılında imzalanan ancak yürürlüğe girmeyen Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Sınırlandırma Anlaşması, 26 Kasım tarihinde Beyrut'ta yeniden imzalandı. Bu hamle, Ankara ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) tarafından hukuk dışı ve kabul edilemez bir girişim olarak değerlendirildi.

Anlaşmanın Detayları ve Tepkiler

26 Kasım 2023 tarihinde Beyrut'ta gerçekleşen imza töreni, iki taraf arasındaki deniz yetki alanlarının paylaşımını yeniden gündeme getirdi. KKTC Dışişleri Bakanlığı, konuya ilişkin yaptığı açıklamada son derece net ifadeler kullandı. Bakanlık, 'GKRY'nin Lübnan dahil üçüncü taraflarla yaptığı veya yapmayı sürdürdüğü tüm tek yanlı deniz yetki alanı düzenlemelerinin KKTC açısından yok hükmünde olduğunu' vurguladı.

Türkiye'den Uluslararası Çağrı

Ankara da bu gelişmeye kayıtsız kalmadı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, konuya ilişkin yaptığı resmi açıklamada, 'Bölge ülkeleri başta olmak üzere, uluslararası toplumu Kıbrıslı Türklerin meşru hak ve çıkarlarını gasp etmeye yönelik girişimlere alet olmamaya' davet etti. Bu ifadeler, Türkiye'nin Kıbrıs Türklerinin hakları konusundaki kararlı duruşunu bir kez daha gözler önüne serdi.

GKRY'nin Temsil Yetkisi Sorunu

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, önemli bir hususa daha dikkat çekti. Keçeli, 'Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin (GKRY) Kıbrıslı Türkleri veya Ada'nın tümünü temsil etmediğini ve Ada'nın tümünü ilgilendiren bu tür tasarruflarda bulunmaya yetkisi olmadığını' hatırlatarak, bu tür anlaşmaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunun altını çizdi. Bu açıklama, GKRY'nin uluslararası alandaki tek taraflı faaliyetlerinin meşru olmadığı mesajını verdi.

Bu gelişme, Doğu Akdeniz'deki gerilimi yeniden artırabilecek bir hamle olarak değerlendiriliyor. Türkiye ve KKTC, Kıbrıs adasının tamamını bağlayıcı herhangi bir anlaşmanın, iki kesimli ve iki toplumlu bir çözüm çerçevesinde ve adadaki iki halkın hakları gözetilerek yapılması gerektiği konusundaki ısrarlı tutumunu sürdürüyor.