
Eski bakanlardan Sefer Tekin, hakkındaki ihraç kararına adeta isyan bayrağını çekti. Bugünlerde Ankara'da hukuk cephesinde oldukça hareketli bir süreç yaşanıyor - ve Tekin bu sürecin tam merkezinde yer alıyor.
Olay şu: Tekin, kendisi hakkında verilen ihraç kararını kabullenmek bir yana, hukukun tüm kapılarını zorlama kararı aldı. Nitekim dün itibarıyla Ankara İdare Mahkemesi'ne başvuruda bulunarak kararın iptali için düğmeye bastı. Bu hamle, aslında bir nevi "yargı yolunun sonuna kadar kullanılacağının" da net bir göstergesi sayılır.
Hukuk Cephesinde Neler Oluyor?
Tekin'in avukatları, mahkemeye sundukları dilekçede oldukça güçlü argümanlar öne sürdüler. İddiaya göre, ihraç kararı hukuki dayanaktan yoksun ve usul yönünden de ciddi kusurlar içeriyor. Zaten bu tür durumlarda -biliyorsunuz- usul kurallarının titizlikle uygulanması hayati önem taşıyor.
Peki ya sonra? Mahkemenin önümüzdeki günlerde bu başvuruyu nasıl değerlendireceği merak konusu. Hukukçulara göre, idari yargının bu tür personel disiplin kararlarında oldukça hassas davrandığı bilinen bir gerçek. Ancak işin içine "eski bakan" faktörü girince, durum biraz daha karmaşık bir hal alabiliyor.
Arka Planda Neler Dönüyor?
Aslında bu ihraç kararı, Tekin'in siyasi kariyerinde bir dönüm noktası olarak görülüyor. Kimi çevrelere göre bu, siyasi hesaplaşmanın bir parçası; kimi çevrelere göreyse tamamen hukuki bir süreç. Ama şu kesin: Ankara'daki siyaset koridorlarında bu dava yakından takip ediliyor.
Tekin'in avukatlarından alınan bilgiye göre, sürecin hızlı ilerlemesi için ek taleplerde de bulunulmuş. Normalde idari davalar ağır işler - ama bu davada tarafların acelesi olduğu ortada. Belki de siyasi havayı koklayanlar, bu davanın önümüzdeki aylarda çok daha fazla konuşulacağını tahmin ediyorlardır.
Sonuç olarak, Sefer Tekin'in hukuk mücadelesi sadece kişisel bir dava olmaktan çıkıp, adeta bir test davasına dönüşmüş durumda. Yargıtay'a kadar uzanabilecek bu yolculuk, hem idare hukuku hem de siyaset dünyası açısından önemli sonuçlar doğurabilir. Bekleyip göreceğiz...