Tayvan Savunma Bakanlığı, Çin Halk Cumhuriyeti'ne ait Fucien isimli uçak gemisinin Tayvan Boğazı'ndan geçiş yaptığını resmen duyurdu. Yapılan açıklamada, geçişe ilişkin bir de fotoğraf paylaşılarak bölgedeki hareketliliğin yakından izlendiği mesajı verildi.
Güvertesi Boş Görüntülendi
Paylaşılan ve bir F-16 savaş uçağından çekildiği ifade edilen fotoğrafta, geminin güvertesinde herhangi bir hava aracının bulunmadığı dikkat çekti. Tayvan Savunma Bakanı Wellington Koo Li-hsiung, ordularının söz konusu geçişi yakından takip ettiğini ve bu seyir faaliyetinin herhangi bir doğrudan askeri amaç taşımadığının gözlemlendiğini aktardı.
Bakan Koo, geminin muhtemelen bakım için Şanghay'daki tersaneye döndüğünü tahmin ettiklerini kaydetti. Çin tarafı ise geminin bu hareketine ilişkin şu ana kadar herhangi bir açıklama yapmadı.
Çin'in Yerli ve Teknolojik Gücü: Fucien
Fucien, Çin donanmasının Liaoning ve Şandong'dan sonraki üçüncü uçak gemisi olma özelliğini taşıyor. Ancak onu diğerlerinden ayıran en önemli özellik, hem tasarımı hem de üretimi tamamen yerli olan ilk örnek olması.
Gemi, 17 Haziran 2022'de Şanghay'daki Ciangnan Tersanesi'nde suya indirilmiş ve suya indirilişinden 40 ay sonra, 7 Kasım'da Haynan Adası'ndaki donanma üssünde düzenlenen törenle aktif hizmete girmişti.
Elektronik Fırlatma Rampa Teknolojisi
Fucien'i stratejik bir güç haline getiren en kritik teknoloji ise elektronik fırlatma rampası (EMALS). Bu sistem, uçakların kalkışlarında buhar yerine elektromanyetik itiş gücü kullanılmasına ve inişlerde kontrollü yakalamaya olanak sağlıyor.
Bu teknoloji sayesinde Fucien, daha ağır ve çeşitli hava araçlarını daha kısa pistlerden fırlatabilme kapasitesine kavuştu. Çin, bu ileri teknolojiyi kullanan ABD'nin ardından dünyadaki ikinci ülke konumuna yükseldi.
Fucien uçak gemisinin Tayvan Boğazı'ndaki bu son geçişi, bölgedeki askeri denge ve gözetim faaliyetleri bağlamında analiz ediliyor. Tayvan yetkilileri, durumu sakin ancak tedbirli bir şekilde izlediklerini vurgularken, Çin'in sessizliği de dikkat çekiyor. Gelişmeler, Asya-Pasifik bölgesindeki güç dinamiklerinin bir kez daha gözler önüne serilmesine neden oldu.