Fransa'nın köklü gazetelerinden Le Figaro, bugünkü sayısında Türkiye'nin savunma alanındaki yükselişini mercek altına aldı ve ortaya oldukça çarpıcı bir manzara çıktı. Haberde, Türkiye'nin son dönemdeki atılımlarının uluslararası arenada nasıl bir etki yarattığı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor.
Aslında her şey, birkaç yıl öncesine kadar 'ithalat' ile anılan bir sektörün inanılmaz bir dönüşüm hikayesine dayanıyor. Kimsenin beklemediği bir hızla, adeta bir fırtına gibi esen bir yerli ve milli hamle...
Fransızların Gözünde Türkiye: Artık Küresel Bir Oyuncu
Le Figaro'nun analizi, Türkiye'nin artık savunma sanayisinde 'küresel bir güç' haline geldiğini açıkça ifade ediyor. Bu, sıradan bir tespit değil; dünyanın en gelişmiş ordularından birine sahip bir ülkenin saygın yayın organından gelen önemli bir itiraf aslında.
Peki nelerden bahsediyorlar? Özellikle Baykar'ın insansız hava araçları (İHA'lar) ve SİHA'ları, yani Bayraktar TB2'ler, haberde büyük bir yer tutuyor. Bu sistemlerin sadece satılan bir ürün olmanın ötesinde, sahada nasıl bir 'oyun değiştirici' rol üstlendiğinin altı çiziliyor. Ukrayna-Rusya savaşındaki performansları da buna örnek gösteriliyor – ki bu, Fransa gibi bir ülke için hafife alınacak bir detay değil.
Ve işin ilginç yanı: Bu sadece bir 'silah satışı' hikayesi değil. Türkiye, artık kendi teknolojisini kendi mühendisliğiyle üreten, kendi yazılımını geliştiren ve bunu ihraç eden bir ülke konumuna yükselmiş durumda. Bu, Fransız medyasına göre, Ankara'nın diplomatik ve stratejik manevra alanını da genişletiyor.
Son Dakika Yorumları: Neden Şimdi?
Peki neden şimdi? Neden bir Fransız gazetesi bugün, bu konuyu birinci sayfadan veriyor? Cevap aslında çok net: Türkiye'nin son dönemde attığı adımlar o kadar ses getirdi ki, görmezden gelmek artık mümkün değil. Özellikle Afrika, Orta Doğu ve Asya'da artan etki, Batılı ülkelerdeki analistleri ciddi anlamda düşündürüyor.
Le Figaro, Türk savunma şirketlerinin yurtdışı anlaşmalarındaki artışa da dikkat çekiyor. İhracat rakamlarındaki patlama, sadece ekonomik bir başarı değil, aynı zamanda jeopolitik bir kazanım olarak yorumlanıyor. Yani para kazanmanın ötesinde, 'nüfuz kazanma' meselesi...
Sonuç olarak, Fransa'dan gelen bu yorumlar aslında bir şeyi çok net gösteriyor: Türkiye, savunma sanayii alanında artık kimsenin kolay kolay yok sayamayacağı bir aktör. Ve bu hikaye, daha yeni başlıyor.
