Moldova'da sandıklar kapandı, sayım tamamlandı ve sonuçlar resmen açıklandı. İktidardaki 'Eylem ve Dayanışma Partisi' (PAS), adeta bir fırtına gibi eserek oyların yüzde 53'ünü topladı. Bu, sandık başına giden her iki kişiden birinin onlara oy verdiği anlamına geliyor - ki bu hiç de küçümsenecek bir başarı değil.
Muhalefet partileri ise toplamda yüzde 27 civarında kalabildi. Aradaki fark gerçekten dikkat çekici boyutta. Sanki iki takım aynı sahada oynuyor ama biri profesyonel ligde, diğeri amatör kümede gibi.
Sandık Başına Gidenlerin Sayısı Düşündürücü
Seçime katılım oranı yüzde 42.5 olarak kayıtlara geçti. Yani neredeyse her iki kişiden biri sandık başına gitmemiş. Bu durum, ülkedeki siyasi yorgunluğun ve belki de umutsuzluğun bir göstergesi olarak yorumlanıyor. İnsanların bir kısmı için 'hangisi kazanırsa kazansın, hayatımız değişmeyecek' düşüncesi hakim olmuş gibi görünüyor.
Maia Sandu'nun partisi için bu zafer, aslında birkaç anlama geliyor. Bir kere, Avrupa Birliği yanlısı politikaların devam edeceğinin net bir mesajı. Rusya ile ilişkiler konusunda ise temkinli yaklaşım sürecek gibi duruyor.
Uluslararası Gözlemciler Ne Diyor?
Seçimlerin genel olarak demokratik standartlara uygun şekilde gerçekleştiği belirtiliyor. Ancak tabii ki her seçimde olduğu gibi küçük çaplı usulsüzlük iddiaları da gündeme geldi. Fakat bunların sonucu etkileyecek boyutta olmadığı ifade ediliyor.
Moldova halkı, ekonomik zorluklara ve enerji krizine rağmen Avrupa yanlısı yönetimi tercih etti. Bu aslında ülkenin gelecekteki rotası hakkında da önemli ipuçları veriyor. Sanki 'Batı'ya doğru yelken açmaya devam' demişler gibi.
Peki ya bundan sonra ne olacak? İktidar partisi bu zaferle birlikte reformları hızlandırmayı planlıyor. Ekonomik istikrar, yolsuzlukla mücadele ve AB ile entegrasyon öncelikli hedefler arasında yer alıyor. Muhalefet ise kendini toparlamak ve yeni bir strateji belirlemek zorunda.
Moldova'nın bu seçim sonucu, komşu ülkeler ve uluslararası toplum tarafından da yakından takip ediliyor. Özellikle Rusya ve AB açısından sonuçların ne anlama geldiği merak konusu. Doğu ile Batı arasında sıkışmış bu küçük ülke, tercihini net bir şekilde belli etmiş oldu.
