
İstanbul'da siyasi gerilim son dakikada tırmanışa geçti. Saadet Partisi'nin kritik İstanbul İl Başkanlığı Kongresi'nde, daha sayım bile başlamadan ortaya çıkan bir olay herkesi şoka uğrattı. Bir sandık… Evet, yanlış duymadınız, tam bir sandık kayboldu. Peki nasıl olur da böyle bir şey yaşanır?
Ortalık bir anda karıştı. Delegeler, parti yöneticileri, güvenlik görevlileri… Hepsi bir ağızdan konuşuyor, kimse kimseyi duymuyordu. Sandığın yok olduğu anlaşılınca ilk tepki inanamamak oldu. "Yapmayın, burada bir yanlışlık var!" diyenler mi dersiniz, "Bu işte bir iş var" diye fısıldaşanlar mı?
Kongre Mi, Karmaşa Mı?
Aslında her şey normal başlamıştı. Delegeler usul usul oylarını kullanıyor, kongre salonunda hummalı bir tempo hakimdi. Ta ki bir sandığın yerinde olmadığı fark edilene kadar. İşte o an, her şey altüst oldu. Parti içindeki gerginlik bir anda yüzeye vurdu. Tartışmalar, suçlamalar, endişeli bakışlar… Ortam gerçekten gergindi.
Kimileri bu durumu "organize bir sabotaj" olarak yorumlarken, kimileri de "büyütülecek bir şey yok, mutlaka bulunur" diyerek sakin kalmaya çalıştı. Ama şunu söylemeliyim: O an orada bulunanlar için durum hiç de iç açıcı görünmüyordu.
Peki Ya Sonra?
Sandık kaybolunca doğal olarak sayım işlemi de yarıda kaldı. Zaten delegelerin bir kısmı da durumdan rahatsızdı. "Bu işin peşini bırakmayız" diyenler de vardı, "Bu nasıl organizasyon?" diye isyan edenler de. Kısacası, Saadet Konağı'nda ipler bir hayli gerilmişti.
Olayın parti içi dengeleri nasıl etkileyeceği ise şimdilik meçhul. Seçim sürecine gölge düşüren bu talihsiz olay, belki de önümüzdeki günlerde çok daha büyük tartışmalara gebe. Bekleyip göreceğiz.
Son dönemde siyasette olan biten her şeyi düşününce, aslında hiçbir şeye şaşırmamak gerekiyor galiba. Ama yine de, bir sandığın kaybolması… Bu kadar da olmaz artık!