Bugün adalet sahnesinde yine tanıdık bir isim vardı. Ahmet Özer - evet, o eski milletvekili - üçüncü defa hakim karşısındaydı ve salon merakla ne diyeceğini bekliyordu.
Duruşma salonunda hava ağır, yüzler ciddi. Özer'in avukatları masada, savcı hazır. Herkesin aklında aynı soru: Bu sefer farklı bir şey söyleyecek mi?
Üçüncü Perde
Öyle ya, bu artık üçüncü buluşma yargıyla. İnsan ister istemez düşünüyor - üç kere aynı şeyi yaşamak nasıl bir duygu? Özer'in yüz ifadesi her şeyi anlatıyor gibiydi. O bildik ciddiyet, o derin düşünceli bakışlar...
Savunmasını yaptı tabii. Ama nasıl? Kelimeleri özenle seçiyor, cümleleri tartıyor gibiydi. Her kelimenin altında yatan anlamlar, her vurgunun taşıdığı mesaj - adeta satır aralarını okumak gerekiyordu.
Mahkeme Salonundan Notlar
Şöyle bir etrafa bakıyorsunuz: Basın mensupları not alıyor, avukatlar dosyaları karıştırıyor, hakim dikkatle dinliyor. Herkes kendi rolünü oynuyor bu adalet tiyatrosunda.
Peki ya Özer? O da rolünü oynuyor mu yoksa gerçekten savunuyor mu kendini? İşte bunu anlamak zor. Politikacılar öyle ustalardır ki kelime oyunlarında, bazen gerçekle söylenenler iç içe geçer.
Duruşma sona erdi - en azından bugünlük. Fakat bu hikayenin son perdesi henüz yazılmadı. Daha yargı yolculuğu devam edecek gibi görünüyor.
Ne diyelim? Yargı süreci işliyor - bazen yavaş, bazen hızlı, ama mutlaka bir sonuca doğru. Özer'in bu yolculuğu nasıl bitecek, hep birlikte göreceğiz.