Avcılar'da adeta bir deprem etkisi yaratan yeni gelişmeler, belediye ihalelerine dair çarpıcı iddiaları gün yüzüne çıkardı. Aziz İhsan Aktaş'la ilgili hazırlanan iddianame, öyle detaylar içeriyor ki insan 'acaba gerçekten olmuş mudur?' diye düşünmeden edemiyor.
İşin en can alıcı noktası -belki de tahmin edebileceğiniz gibi- ihalelerin usulsüz şekilde yürütülmüş olma ihtimali. Sanki kimse görmeyecekmiş, duymayacakmış gibi yapılan bu işlemler, nihayetinde adli makamlarca deşifre edilmiş durumda.
Şaşırtan Detaylar Tek Tek Ortaya Çıkıyor
Olayın perde arkasına bakıldığında, aslında hiç de yabancı olmadığımız bir senaryoyla karşı karşıyayız. Fakat bu seferki farklı - çok daha organize ve sistematik görünüyor. İhalelerdeki usulsüzlükler öyle basit hatalar değil, adeta üzerine düşünülmüş, planlanmış bir sürecin ürünü.
Düşünsenize, normal şartlarda rekabetçi bir ortamda yürütülmesi gereken ihaleler, nasıl oluyor da belirli isimlere peşkeş çekilebiliyor? İşte bu sorunun cevabı, iddianamede yer alan teknik ve hukuki detaylarda saklı.
Peki Ya Sonrası?
Bu tür olaylar kamuoyunda haklı bir infiale yol açıyor doğrusu. Vatandaşın vergileriyle yürütülen belediye hizmetlerinde usulsüzlük iddiaları, aslında hepimizin ortak derdi. Belki de en acı tarafı bu - toplumun ortak malına göz dikilmiş olması.
Avcılar özelinde yaşanan bu gelişmeler, aslında tüm yerel yönetimler için önemli bir ders niteliğinde. Usulsüzlük yapanlar için ise açıkçası gelecek pek parlak görünmüyor. Yargı süreci ilerledikçe, daha neler ortaya çıkar kim bilir?
Sonuç olarak, bu iddianame sadece bir belediyenin değil, aslında tüm yerel yönetim sistemimizin aynası oldu. Umarım bundan sonra herkes dersini alır da, böyle skandalları konuşmak zorunda kalmayız.
