Beykoz'da Yolsuzluk Davası: 26 Sanığın Yargılanma Süreci Başladı!
Beykoz'da Yolsuzluk Davası: 26 Sanık Yargılanıyor

İstanbul'da adeta bir kabus gibi çöken iddiaların merkezinde bu kez Beykoz Belediyesi var. Tam 26 sanık, savcılığın "örgütlü bir yapılanma" olarak nitelendirdiği iddialarla yüzleşmek üzere hakim karşısına çıktı. Duruşma salonundaki gergin hava ise neredeyse dokunulabilir seviyedeydi.

Olayın temelinde ne mi yatıyor? İddiaya göre, belediye bünyesinde görev yapan bazı isimler, kamu görevlileriyle el ele verip inşaat ruhsatları ve yapı denetim süreçlerinde usulsüzlük yapmakla suçlanıyor. Savcılık iddianamesi, bu kişilerin maddi çıkar sağlamak amacıyla hareket ettiklerini öne sürüyor – ki bu iddiaların boyutu gerçekten düşündürücü.

Duruşmadan Notlar: Savunmalar ve Talepler

Duruşma sırasında sanık avukatlarından biri, müvekkilinin tutuksuz yargılanması yönünde talepte bulundu. "Zaten soruşturma aşamasında ifade vermişti, kaçma riski yok" dedi – ama savcılık tarafı henüz sessizliğini koruyor. Mahkeme heyeti ise bu konudaki kararını sonraki duruşmaya bıraktı, ki bu da sürecin ne kadar hassas ilerlediğini gösteriyor.

Bir diğer ilginç nokta: Davaya ilişkin delillerin ve tanık ifadelerinin henüz tam olarak değerlendirilmediği yönündeki beyanlar. Sanık tarafı, iddianamedeki bazı bilgilerin eksik veya yanıltıcı olduğunu öne sürerek ek süre istedi – mahkeme bu talebi de değerlendirmeye alacak.

Peki Ya Sonra?

Bir sonraki duruşma tarihi olarak 15 Ekim 2024 belirlendi. O güne kadar taraflar, kendi savunmalarını güçlendirecek ek belgeleri sunma hakkına sahip. Mahkeme, önümüzdeki duruşmada tanık dinlemelerine de başlayabilir – ki bu da davadaki gerilimi bir kat daha artıracak gibi görünüyor.

Olayın sadece hukuki boyutuyla sınırlı kalmadığı aşikâr. Beykoz halkı, yerel yönetime duyduğu güvenin sarsılmak üzere olduğunu hissediyor. Sonuçta kim ister ki belediyenin kaynaklarının kişisel çıkarlar uğruna kullanıldığını? Bu dava, sadece sanıkların değil, aynı zamanda Türkiye'deki yerel yönetim anlayışının da yargılandığı bir sürece dönüşmüş durumda.

Gelişmeleri yakından takip etmekte fayda var – çünkü bu dava, sadece Beykoz'da değil, tüm Türkiye'deki belediyecilik anlayışına dair önemli ipuçları verecek.