İstanbul siyasetinde yine fırtınalar esiyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, vatandaşların kişisel bilgilerini sızdırmak ve hatta satmak gibi çok ciddi iddialarla yepyeni bir soruşturma kapısı aralandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, adeta bir bomba etkisi yaratan bu iddiaları araştırmak üzere harekete geçti. Savcılık talimatı doğrultusunda, belediye bünyesinde görev yapan -inanılmaz ama- tam 19 çalışan hakkında gözaltı kararı çıkarıldı.
Odağındaki İddia: Vatandaş Verileri Pazarlığı
Soruşturmanın merkezinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin elinde bulunan vatandaşlara ait kişisel verilerin usulsüz şekilde dışarı sızdırılması ve ticari amaçla satılması iddiaları yer alıyor. Yani, sıradan vatandaşların en mahrem bilgileri üzerinden karanlık bir ticaret döndüğü öne sürülüyor.
Bu iddialar öylesine ağır ki, savcılık dosyayı 'kişisel verilerin kaydedilmesi' ve 'örgüt faaliyeti kapsamında kişisel verileri ele geçirme' suçları kapsamında ele alıyor. İşin içinde örgütlü bir yapı olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
Operasyonun Detayları ve Gözaltılar
Gözaltı kararlarının çıkmasının ardından, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri derhal operasyona başladı. Hedefteki 19 belediye çalışanının gözaltına alınma süreci devam ediyor. Bu çalışanların, kişisel veri akışında kilit rol oynadığı iddia ediliyor.
Olayın boyutu gerçekten ürkütücü. Düşünsenize, belediyeye güvenip verdiğiniz kimlik bilgileriniz, iletişim detaylarınız, hatta belki de sağlık kayıtlarınız birilerinin cebine para olarak giriyor olabilir. Bu, vatandaş-devlet güven ilişkisini temelinden sarsacak nitelikte bir iddia.
İmamoğlu'nun Konumu ve Siyasi Yansımalar
Ekrem İmamoğlu, bu son soruşturmayla birlikte adeta yeni bir hukuk savaşının eşiğinde. Daha önce de 'hakaret' davası gibi çeşitli yargı süreçleriyle karşı karşıya kalan İmamoğlu'nun siyasi kariyeri için bu yeni dava oldukça kritik öneme sahip.
Muhalefet cephesinden ise sesler yükselmeye başladı bile. "Siyasi bir operasyon" olduğunu iddia edenler, "yargının siyasallaştığı" yönünde eleştiriler getiriyor. Tabii iktidar kanadı da savcılığın görevinin bağımsız yargı çerçevesinde yürüttüğünü vurguluyor.
Bu gelişme, İstanbul'da siyasi gerilimi yeniden tırmandırdı. Belediye çalışanları arasında da tedirginlik hakim. Kimse ne olup bittiğini tam anlamıyla kestiremiyor. Bir yanda yargı süreci işliyor, diğer yanda siyasi gerilim giderek artıyor.
Peki ya vatandaş? Sokağa çıp sorun, insanlar ikiye bölünmüş durumda. Kimi "adalet yerini bulacak" diye umutlu, kimi ise "siyasi hesaplaşma" olduğundan dem vuruyor. Gerçek şu ki, bu dava sadece bir belediye başkanını değil, milyonlarca vatandaşın güvenini de yargılıyor aslında.