Berlin'deki o elektrik yüklü salonda, her şey bir rüya gibi başladı. Almanya, kendi seyircisi önünde dev bir engelle karşı karşıyaydı: Fransa. Ve inanın, hiç de kolay olmadı.
Maçın ilk periyotları adeta bir boks maçı gibiydi. İki taraf da birbirine üstünlük tanımıyor, her pozisyon için kıyasıya mücadele ediyordu. Almanya, Dennis Schröder'in etkili oyunuyla ilk çeyreği 27-25 önde kapattı. Ama Fransa'nın pes etmeye niyeti yoktu, kesinlikle yoktu.
Dramatik Üçüncü Çeyrek ve Almanya'nın Patlaması
Üçüncü periyot... İşte oyunun kaderinin değiştiği an. Almanya, savunmasını adeta çelik bir duvara çevirdi. Fransa'nun hücumlarını bir bir etkisiz hale getirirken, hızlı hücumlarla rakibini adeta soluksuz bıraktılar.
Schröder? Adam sahada bir orkestra şefi gibiydi. Topu dağıtışı, kritik anlarda attığı basketler... İzleyenlere tam bir basketbol ziyafeti yaşattı. Franz Wagner de ona mükemmel bir şekilde eşlik etti. İkili, Fransız savunmasını adeta çileden çıkardı.
Ve o an geldi! Üçüncü çeyreği 30-15 gibi inanılmaz bir farkla kapattılar. Seyirci ayaktaydı, tribünler adeta yerinden oynuyordu. Bu, tam bir takım performansıydı.
Fransa'nın Son Çabaları ve Almanya'nın Soğukkanlılığı
Son periyotta Fransa pes etmedi, asla etmez zaten. Müthiş bir geri dönüş denemesiyle Almanya'yı zorladılar. Ama Almanlar... Onlar soğukkanlılıklarını asla kaybetmediler. Schröder'in kritik zamanlarda attığı basketler, takımına nefes aldırdı.
Maçın bitimine saniyeler kala, Fransızlar son bir umutla hücum ettiyse de, Alman savunması bir duvar gibiydi. Sondaki üçlük atışı da potadan döndü ve Almanya tarihi bir galibiyet aldı.
İstatistiklere bakacak olursak - ki bazen rakamlar her şeyi anlatır - Schröder 28 sayı ve 9 asistlik devasa bir performansa imza attı. Wagner de 22 sayıyla mükemmel bir destek verdi.
Almanya şimdi, yarı finalde ya İspanya ya da Slovenya ile karşılaşacak. Berlin'deki taraftarlar, takımlarının bu tarihi başarısını kutlarken, gözler bir sonraki maçta. Acaba bu muhteşem hikaye devam edecek mi?
Bu genç ve dinamik Alman takımı, turnuvada giderek daha da güçleniyor. Sahip oldukları dayanışma ruhu ve mücadeci kimlikleriyle, EuroBasket'te çok önemli bir iddia olduklarını herkese gösterdiler. Bir basketbol sever olarak söylemeliyim ki, izlemesi gerçekten keyifli bir ekip.
