
Berlin'deki o devasa salonda hava buz kesmişti adeta. Finlandiya, Gürcistan karşısında tarihinin en büyük maçlarından birine çıkıyordu ve kimse onlardan bu kadarını beklemiyordu aslında. Ama inanılmaz bir şey oldu.
İlk çeyreği 26-20 geride kapattılar. Biraz tedirgindiler, belki de heyecandan ellerine bir türlü alışamıyorlardı topa. Ama ikinci periyotta işler tamamen değişti. Savunmada adeta bir duvar ördüler ve hücumda da Markkanen'in liderliğinde 30-17'lik bir ara seri yakaladılar. Devre arasına 50-43 önde girdiler ve o anda herkes 'Acaba?' demeye başladı.
Üçüncü çeyrekte Gürcistan inanılmaz bir direniş gösterdi. Sanki pota onlar için bir milim genişlemişti. Üçlükler peş peşe gidiyor, Finlandiya'nın 10 sayıya varan liderliği bir anda eriyordu. Son çeyreğe 65-63 gibi inanılmaz dar bir skorla girdiler. Her şey yeniden başlıyordu.
Ve işte o son periyot... Finlandiya soğukkanlılığını asla kaybetmedi. Markkanen, 'Star' oyuncu olmanın ne demek olduğunu sahada tüm dünyaya gösterdi. 28 sayı, 9 ribaund... İnanılır gibi değildi! Son dakikalarda Gürcistan'ın umutsuz faul hamleleri ve atılan serbest atışlarla skor 87-80'e geldi. Siren çaldığında Finli oyuncular sanki dünya şampiyonu olmuş gibi birbirine sarıldı. Çünkü onlar için bu, bir finalden çok daha değerliydi.
Finlandiya, EuroBasket tarihinde ilk kez yarı finale yükselmenin haklı gururunu yaşıyor. Daha dün gruplardan çıkmak için mücadele eden bir takım, şimdi kıtanın en iyi dördü arasında. Basketbolun ne kadar da gizemli ve sürprizlere açık bir spor olduğunu bir kez daha hatırlattılar bize. Sıradaki hedef? Elbette finale çıkmak ve bu efsanevi hikayeye bir yenisini daha eklemek.