Kayseri'nin o buz gibi havasi, Beşiktaş'ın titreşim geçiren formasına hiç mi hiç yakışmadı. Sahada olup biteni izlerken, "Bu kadar da olmaz artık!" demekten kendimi alamadım doğrusu.
Daha ilk dakikalardan, bir tuhaflık vardı. Sanki takım otobüsü Kayseri'ye varmış da, ruhları hala yolda kalmış gibiydi. Topa yapışamıyor, pasları bir türlü isabet ettiremiyorlardı. Kayserispor ise tam aksine, evinin rahatlığıyla oynuyor, her kontraatakta bir tehlike yaratıyordu.
İlk Yarıdaki Oyun Baskısı ve Gelen Gol
Ve geldi o an. 26. dakika... Kayserispor'un bulduğu gol, Beşiktaş'ın defansındaki açıkları adeta belgeledi. Bir anlık dalgınlık, bir anlık pozisyon kaybı ve top ağlarda. Stadyum inlerken, siyah-beyazlı taraftarlar donakaldı.
İkinci yarıya daha bir agresif başladı Beşiktaş. Biliyorlardi ki, geri dönmek zorundalar. Ama nafile. 57. dakikada yenen ikinci gol, umutları neredeyse tamamen bitirdi. Sonrası mi? Zorla oyunu kurmaya çalışmak, ofsayt tuzağına düşmek ve kontralara açılmak... 81. dakikada yedikleri üçüncü gol de zaten her şeyi özetler nitelikteydi.
Tek Isik: Muleka'nin Gurur Golü
Bitiş düdüğünden hemen önce, 90+4. dakikada Muleka'nin attığı gol, sadece skor tahtasını biraz olsun düzeltmeye yaradı. Bir anlam ifade etmiyordu aslında. Sadece, "Biz buradaydık" demenin bir yoluydu.
Santos'nun yüz ifadesinden okunuyordu hüznü. Bu takımı toparlamak için daha çok çalışması, özellikle defans organizasyonunu ve orta saha bağlantılarını acilen düzeltmesi gerekiyor. Deplasmanda alınan bu sert darbe, ligdeki zorlu yolculuğun sadece bir uyarısı aslında. Taraftar sabırlı olmalı, ama yönetim de destek olmalı. Yoksa bu fırtınalı virajlar, daha çok sarstabilir bizleri.
