Bülent Timurlenk'ten Bomba Açıklamalar: 'Futbolun Ruhunu Kaybettiğini Düşünüyorum'
Bülent Timurlenk: Futbolun Ruhu Kayboluyor

Bülent Timurlenk'i dinlerken, futbolun sadece skorlardan ve transfer rakamlarından ibaret olmadığını bir kez daha hatırlıyorsunuz. Onunla yaptığımız sohbette, adeta oyunun nabzını tutan bir hekim edasıyla konuşuyor, samimi ve zaman zaman da oldukça sert tespitlerde bulunuyor.

"Bazen izlerken kendime soruyorum," diye başlıyor ve bir an duraksıyor, "bu oynadığımız, deliler gibi sevdiğimiz oyunun aynısı mı?" Bu soru, havada asılı kalıyor. Ona göre, modern futbol hızla ticari bir sirkete dönüşürken, sahada yaratılan o sihirli anlar, o saf heyecan giderek soluklaşıyor. Para ve medya baskısı, oyunun doğal ritmini bozmuş durumda. İşin tuhafı, herkes bu değişimin farkında ama kimse dur diyemiyor.

VAR: Kurtarıcı mı, Oyunbozan mı?

Teknoloji konusuna gelince... Timurlenk'in yüz ifadesi değişiyor. VAR'ı getirirken amacın doğru kararlar almak olduğunu söylüyor, evet. Ama sonra ekliyor: "Ancak şu an vardığımız noktada, tartışmaları bitirmek bir yana, daha da alevlendirdiğini düşünüyorum. Her pozisyonda ekran başına koşmak, oyunu paramparça ediyor. Seyirci de oyuncu da o anlık coşkuyu yaşayamaz oldu. Sürekli bir bekleyiş, bir gerginlik... Bu, futbolun doğasında yok."

Hakemlerin artık kendi kararlarını vermekten çekindiğini, sürekli bir güvenlik ağı aradıklarını düşünüyor. Bu da maçların akışını kesinlikle olumsuz etkiliyor. Kısacası, iyi niyetle çıkılan yolda, farkında olmaran futbolun ruhundan ödün veriliyor.

Kulüpler ve Uzun Vadeli Planlar

Kulüp yönetimlerine baktığımızda ise manzara hiç iç açıcı değil onun gözünde. "Sorun şurada," diyor ve sesini hafifçe yükseltiyor, "çoğu yönetici sadece günü kurtarmak için çalışıyor. Hemen sonuç bekleniyor. Bir teknik direktör 3 maç kötü sonuç aldı mı, kapının önüne konuluyor. Oysa gerçek başarı, sağlam bir altyapı, net bir oyun felsefesi ve sabırla gelir."

Genç yeteneklere yatırım yapmak, onları özenle yetiştirmek yerine, hazır çözümlere, pahalı transferlere bel bağlanmasını eleştiriyor. Bu kısa vadeli yaklaşım, kulüpleri sürekli bir kısır döngünün içine hapsediyor. Futbolumuzun kronik sorunu bu bence de.

Son bir değerlendirmeyle bitiriyor: "Futbol canlı bir organizma, nefes alıyor. Onu sadece rakamlarla, sistemlerle sıkıştıramazsınız. Biraz kaos, biraz sürpriz, biraz da insani hata olacak ki güzel olsun. Yoksa robotlar oynasın." Bu sözler, odada çınlıyor. Bülent Timurlenk, belki de hepimizin hissettiği ama tam ifade edemediği bir şeyi, o eski futbol aşkının neden biraz söndüğünü, kelimelere döküvermişti.