Maçın henüz ilk dakikalarında yedikleri golün ardından sahada adeta bir enerji kaybı yaşadıklarını belirten Burak Yılmaz, o anları şu sözlerle anlattı: "İnanın, o erken gol bizi tam anlamıyla sersemletti. Futbolcuların gözlerindeki o şaşkın ifadeyi görmeliydiniz."
Aslında hazırlıklı olduklarını düşünüyorlarmış. Antrenmanlarda defansif organizasyon üzerine saatlerce çalışmışlar. Ama işte, maçın o elektrik yüklü atmosferinde, o ilk vuruşta her şey altüst olmuş.
Psikolojik Darbe
Burak Hoca'nın üzerinde özellikle durduğu nokta, golün zamanlamasıydı. "Erken gol yemek" deyip geçmeyin - bu tür goller takımları sadece skor olarak değil, mental olarak da geriye atıyor. Futbolcuların maça konsantrasyonu, motivasyonu, her şeyi bir anda değişiveriyor.
Kendi tecrübelerinden yola çıkarak ekliyor: "Ben de oyunculuğum döneminde benzer anlar yaşadım. İlk 10 dakikada yediğiniz gol, sanki maçın 70. dakikasında yediğiniz golden çok daha ağır geliyor."
Toparlanma Süreci
Peki bu durumda ne yapmalı? İşte Burak Yılmaz'ın bu konudaki görüşleri oldukça net: "Takımı toparlamak için ilk 15 dakika kritik. Oyunculara doğru mesajları vermek, onların kafasını toplamalarını sağlamak lazım."
Maçın geri kalanında daha iyi bir performans sergilediklerini, hatta beraberlik golü bulma fırsatları olduğunu da ekliyor. Ama o erken golün yarattığı psikolojik travmayı atlatmaları zaman almış.
Gelecek İçin Dersler
Bu maçtan çıkarılacak dersler olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Artık deplasmanlarda erken gol yeme ihtimaline karşı daha hazırlıklı olacağız" diyor. Takımın mental dayanıklılığını artırmak için psikolojik çalışmalara daha fazla ağırlık vereceklerinin sinyallerini veriyor.
Sonuçta futbol sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel bir mücadele. Ve Burak Yılmaz'ın da dediği gibi: "Bazen sahada kaybettiğiniz maç, aslında kafanızın içinde başlıyor."