Burak Yılmaz, sahada attığı goller kadar keskin yorumlarıyla da gündeme oturmayı başaran bir isim. Şimdi ise, teknik direktörlük deneyimlerinden yola çıkarak futbolun değişen yüzüne dair samimi itiraflarda bulunuyor.
"Bizim dönemdeki deplasmanı hissedemedim" diyor Yılmaz, sesinde hafif bir buruklukla. Gerçekten de, eski günlerdeki o elektrikli atmosferlerin yerini ne aldı? Belki de modern futbolun getirdiği değişimler, bu duyguyu biraz solgunlaştırdı.
Deplasmanın Evrimi: Eskiden ve Şimdi
Yılmaz'ın altını çizdiği nokta oldukça düşündürücü. Kendi oynadığı yıllarda, deplasman maçları adeta bir savaş alanına dönüşürdü. Taraftar coşkusu, baskı, ve o yoğun duygusal yük... Tüm bunlar, oyunun ayrılmaz bir parçasıydı.
Bugünse? Durum biraz daha farklı. Seyircisiz maçlar dönemi, belki de bu hissiyatı kalıcı olarak değiştirdi. Artık sahalardaki enerji, eskisi kadar yoğun değil. Ya da belki bizler –izleyiciler ve oyuncular– değiştik.
Teknik Direktör Gözüyle Sahalar
Yılmaz, şu an Beşiktaş'ın başında bir teknik adam olarak sahaya farklı bir açıdan bakıyor. Oyuncu psikolojisini anlamak, onları motive etmek ve deplasmanın zorluklarına hazırlamak artık işinin bir parçası.
Ancak itiraf ediyor: "Eski deplasman ruhunu yakalamak zor." Bu, sadece onun değil, belki de birçok eski oyuncunun ortak görüşü. Futbol endüstriyelleştikçe, bazı duygular da kaçınılmaz olarak evriliyor.
Peki bu değişim iyi mi kötü mü? Burak Yılmaz tam olarak bu noktada duraksıyor. "Zaman değişti, koşullar farklı" diyor. Ama o eski heyecanın yerini hiçbir şeyin dolduramadığını da eklemeden edemiyor.
Futbolun sadece skorlardan, transferlerden veya taktiklerden ibaret olmadığını bir kez daha hatırlatıyor bize Yılmaz. Sahadaki ruh, taraftarın enerjisi ve o anların yarattığı duygusal bağ... İşte asıl kaybolmaması gerekenler bunlar.
