Geceye damgasını vuran bir karşılaşma daha geride kaldı. İspanya, Gürcistan'ı sahasında konuk etti ve iki golle geçmeyi başardı. Maçın kaderi aslında ilk yarıda belli olmuştu diyebiliriz.
İlk gol için beklemek gerekti - tam 22 dakika. Ferran Torres, sanki bütün hafta antrenmanda çalışmış gibi mükemmel bir vuruşla fileleri havalandırdı. Kaleci Mamardashvili'nin umutsuz bakışları hâlâ gözlerimin önünde. İspanyollar oyunu domine ediyordu ama Gürcistan da pes etmiş değildi hani.
İkinci Yarıda Oyun Değişti Mi?
Aslında hiç değişmedi. İkinci yarıda İspanya'nın baskısı devam etti. Gürcistan savunması adeta bir kale gibiydi ama dayanabildikleri kadar. 65. dakikada Mikel Oyarzabal, maçın kaderini belirleyen ikinci golü attı. Bu golle birlikte Gürcistan'ın direnci de kırıldı desem yalan olmaz.
Gürcistan'ın hücum denemeleri... Biraz hayal kırıklığı yarattığını söylemeliyim. Topu ileri taşımakta zorlandılar, İspanya defansı adeta duvar gibiydi. Koç değişiklikleriyle bir şeyler denediler ama nafile.
İstatistikler Ne Diyor?
Sayılara bakınca İspanya'nın hakimiyeti daha net görülüyor:
- Top hakimiyeti: %68 İspanya - %32 Gürcistan
- Şut sayısı: 15'e karşılık 4
- Kaleyi bulan şut: 6'ya karşılık sadece 1
Bu rakamlar aslında her şeyi anlatıyor. İspanya sahada tam anlamıyla bir fırtına gibi esti.
Peki Bu Galibiyet Ne Anlama Geliyor?
İspanya için bu galibiyet sadece üç puan demek değil. Takımın morali ve özgüveni tavan yaptı diyebiliriz. EURO 2024 elemelerinde çok önemli bir adım attılar. Gürcistan ise maçtan eli boş döndü ama - şunu da eklemeliyim - mücadelelerini son ana kadar bırakmadılar.
İspanyol teknik direktörün yüzündeki gülümseme her şeyi anlatıyordu aslında. Takımının performansından memnundu, haklı olarak. Gürcistan tarafında ise hayal kırıklığı vardı ama pes etmek yok - yol uzun.
Maçın ardından İspanya taraftarları stadyumu neşe içinde terk ederken, Gürcistanlı seyircilerin yüzündeki ifade ise içler acısıydı. Futbol böyle bir şey işte - bazen kazanırsın, bazen kaybedersin. Ama asıl önemli olan mücadeleyi asla bırakmamak.