Dünya spor arenasında artık hiçbir şey eskisi gibi değil. İsrail takımlarının uluslararası müsabakalarda boy göstermesi, sporun birleştirici ruhuna gölge düşürüyor adeta. UEFA'nın bu konudaki tavrı ise -açıkçası- hayal kırıklığı yaratıcı cinsten.
Ortadoğu'da yaşanan insanlık dramı spor sahalarına da sıçramış durumda. İsrail'in spordaki varlığını sorgulayanların sayısı her geçen gün artıyor. Sporun evrensel dilinin, siyasi gerçekler karşısında nasıl da zayıf kalabildiğine tanık oluyoruz.
Uluslararası Camia Ne Diyor?
Dünyanın dört bir yanından spor otoriteleri, İsrail'in spor organizasyonlarındaki yerini tartışmaya devam ediyor. Kimi 'spor ve politika ayrı şeyler' diyor, kimi ise 'insan hakları ihlalleri görmezden gelinemez' diye ısrar ediyor. Ama şu bir gerçek: Stadyumlardaki coşku, gerçek dünyadaki acılarla yan yana durunca tuhaf bir tat bırakıyor insanın içinde.
Futbol sahalarında yaşananlar, sadece futbol sahalarında kalmıyor artık. Taraftarların tepkisi, sosyal medyadaki tartışmalar, spor yorumcularının eleştirileri... Tüm bunlar, sporun artık sadece spor olmadığının kanıtı gibi.
Gelecek Ne Getirecek?
UEFA ve diğer uluslararası spor federasyonlarının bu konuda nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. Spor dünyası, etik değerlerle yüzleşmek zorunda kalacak gibi görünüyor. Çünkü -bence- topun peşinden koşmak, insan hayatlarından daha değerli olamaz.
Son sözü söylemek için henüz erken belki, ama şurası kesin: Spor camiası bu konuda daha fazla sessiz kalamayacak. Tribünlerden yükselen sesler, ofislerde alınan kararlardan çok daha güçlü çıkıyor zaman zaman.