İstanbul'da gece yarısına doğru, tam Avrupa uykuya dalmak üzereyken, Sarı-Kırmızılı efsane sahneye çıktı. Nefeslerin tutulduğu, kalplerin hızla attığı o anlarda Galatasaray, Norveç'in soğuk havasını adeta İstanbul'un sıcaklığıyla eritti.
Maçın başlangıcı kimseye hayırlı olmadı açıkçası. Molde, sanki buz gibi Norveç havasını yanında getirmişti - soğuk, hesapçı ve acımasız. İlk yarıda iki gol birden yedik. Taraftar tribünlerde 'acaba?' diye sorarken, oyuncuların yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz. Kaybedeceklerine asla inanmadılar.
Devre Arasından Çıkan Canavarlar
İkinci yarı başladığında sahaya çıkan takım, ilk yarıdakiyle aynı değildi. Adeta kanatlanmışlardı. İlk 45 dakikanın aksine, artık top onlardaydı, hücum onlardaydı, irade onlardaydı.
Ve sonra... gol yağmuru başladı. Dakika 59'da sahne alan isim Mauro Icardi oldu. Arjantinli yıldız, fileleri sarsan müthiş vuruşuyla takımına umut oldu. Ama asıl dram 66. dakikada yaşandı. Hakem o pozisyonda penaltı verir mi vermez mi derken, VAR devreye girdi. Ve evet - penaltı! Icardi bu kez beyaz noktadan vurdu ve skoru eşitledi.
Maçın gidişatı artık tamamen değişmişti. Molde oyuncularının yüzündeki şaşkınlık görülmeye değerdi. 'Nasıl oldu da bu duruma düştük?' der gibiydiler.
Zaferin Adı: Davinson Sánchez
Asıl unutulmaz an 81. dakikada geldi. Kolombiyalı stoper Davinson Sánchez, topu ağlarla buluşturduğunda stad adeta yıkıldı. Bu gol sadece bir galibiyet golü değildi - bir irade, bir karakter, bir 'asla pes etmeme' golüydü.
Molde teknik direktörü Erling Moe'nun yüz ifadesi her şeyi anlatıyordu aslında. Planları vardı, hesapları vardı, ama Galatasaray'ın iradesini hesaba katmamışlardı. İşte bu, Avrupa'da Türk futbolunun nasıl oynandığının kanıtıydı.
Maçın bitiş düdüğü çalana kadar nefesler tutuldu. Son dakikalarda Molde'nin atakları oldu ama Sarı-Kırmızılı savunma adeta bir kale gibiydi. Her topa müdahale, her müdahalede çığlık...
Avrupa Artık Biliyor
Bu galibiyet sadece üç puan değil. Bu, Avrupa'ya gönderilen bir mesaj. Rakip takımlar artık biliyor - Galatasaray geri döndü ve pes etmek nedir bilmiyor.
Okan Buruk'un devre arasındaki konuşmasının ne kadar etkili olduğunu tahmin etmek zor değil. İlk yarıda iki gol yenmiş bir takımı alıp, ikinci yarıda adeta canavara dönüştürmek - işte bu teknik direktörlük sanatıdır.
Şimdi sıradaki hedef belli. Grup birinciliği yolunda önemli bir engel aşıldı. Avrupa Ligi'nde bu sefer işler ciddi - ve Galatasaray bunun farkında.
Bu gece İstanbul'da uyumayan çok insan var. Taraftarlar sokaklarda, cafelerde, evlerde bu zaferi kutluyor. Çünkü böyle galibiyetler sadece futbol maçı değil - bir milletin gurur meselesidir.