Nefeslerin tutulduğu, kalplerin hızla attığı o gecede, Galatasaray adeta bir fırtına gibi esti. Rakip Norveç'in güçlü temsilcisi Bodø/Glimt'tü ve sarı-kırmızılı ekip sahaya çıktığı andan itibaren 'bu maçı alacağız' mesajını veriyordu.
İlk yarıda olaylar tam da beklenildiği gibi gelişti. 6. dakikada Barış Alher Yılmaz'ın adeta bir ok gibi fırlattığı şut filelerle buluştu. Tribünler ayaktaydı! Gol bir anda geldi ve rakibin moralini altüst etti. Ama daha bitmemişti...
Barış'ın Muhteşem Gecesi
20. dakikaya gelindiğinde, Barış Alper Yılmaz sahiden de 'farklı bir gece' yaşadığını herkese gösterdi. İkinci golü de buldu ve skoru 2-0'a getirdi. İnanılmazdı! Sanki oyunun her anında, topun peşinde koşan, mücadele eden bu genç adam, 'ben buradayım' diye haykırıyordu.
Norveçliler şaşkındı. Beklemiyorlardı bu kadar sert bir direniş. Ama onlar da boş durmadı - 28. dakikada bir gol bulup durumu 2-1'e getirdiler. 'Acaba' dedirten o anlar yaşandı tribünlerde.
Kapanış Vuruşu: 3-1
İkinci yarıda oyun dengelendi derken, 64. dakikada o golden geldi. Hakim ettiğimiz maçta üçüncü golü de bulduk ve rakip tamamen pes etti. Son düdükte herkes rahat bir nefes aldı. Evet, kazanmıştık ve Avrupa'da bir kez daha 'biz de varız' demiştik.
Bu galibiyet sadece üç puan değildi aslında. Takımın moralinin, özgüveninin tazelendiği, Avrupa sahnesinde nasıl bir performans sergileyebileceğimizin kanıtıydı. Özellikle Barış Alper'in olağanüstü performansı - kim derdi ki bu genç adam böyle bir geceye imza atacak?
Rakip teknik direktörün maç sonu itirafı da manidardı: 'Galatasaray çok güçlü bir ekip, hazırlıklıydık ama yeterli olmadı.' Hakikaten de öyleydi. Sarı-kırmızılı ekip sahaya çıktı, işini yaptı ve kupada bir adım daha öne geçti.
Peki şimdi? Rakipler biraz daha korksun bence. Çünkü bu Galatasaray, Avrupa'da farklı bir kimlikle oynuyor. Daha agresif, daha kararlı ve - kim bilir - belki de bu sezon sürpriz yapmaya hazırlanıyordur.
