
Ankara'da, o hafta sonu, hava sporun elektriğiyle yüklüydü. Spor salonunun içi ise inanılmaz bir enerjiyle doluydu—taraftarların heyecanı neredeyse dokunulabilir bir şeydi. Ve Bursa Büyükşehir Belediyespor, sahada sadece oynamadı; bir beyanatta bulundu.
Nail-Boğaziçi ile karşılaşma... Kim bilir, belki de sezonun en çok konuşulacak maçlarından biri olacak. İlk yarıyı 17-14 önde kapattı Bursa—sanki rakibine 'Bugün bizim günümüz' demek istercesine. Oyuncuların yüzlerindeki o kararlı ifade, seyircileri bile etkilemişti.
İkinci yarı? Vay canına. Bursa adeta bir fırtına gibi esti. Savunma deseniz, neredeyse delinmez bir duvar gibiydi. Hücumda ise sanki her şutları hedefi buluyordu. Sonuç: 33-26'lık bir skor. Ve o skor tabelada gözükürken, Bursa Büyükşehir Belediyespor için tarihi bir an yaşandı.
Kupanın Bursa'ya gidişi—herkesin gözleri önünde—tam bir takım performansıydı. Oyuncular birbirine o kadar bağlıydı ki, sanki tek bir vücut gibi hareket ediyorlardı. Kimi zaman savunmada çelik gibi durdular, kimi zaman hücumda yıldızlar parladı. Ve işte o an: düdük çaldı, maç bitti ve Bursa, Süper Kupa'nın yeni sahibi olarak tarihe geçti.
Bu zafer, sadece bir kupa değil; aynı zamanda takım ruhunun, stratejinin ve inancın bir kanıtı. Bursa Büyükşehir Belediyespor, bu geceyi uzun süre unutamayacak—tıpkı taraftarlarının unutamayacağı gibi.