Kim derdi ki bir zamanlar iki askerin ölümüne mücadelesi, yüzyıllar sonra bile devam eden bir geleneğe dönüşecek? İşte Kırkpınar'ın hikayesi tam olarak böyle başlıyor - hem de oldukça dramatik bir şekilde.
Edirne'den bahsetmeden olmaz tabii! Evet, yanlış duymadınız - o meşhur Kırkpınar Güreşleri, tam da Trakya'nın incisi Edirne'de düzenleniyor. Her yıl binlerce insanın akın ettiği bu etkinlik, artık kentin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda.
Peki Neden Tam Olarak Edirne?
Aslında tarih biraz karışık. Rivayet o ki 14. yüzyılda, Orhan Gazi'nin kardeşi Süleyman Paşa'nın askerleri bu topraklara ayak basmış. İki pehlivan asker, birbirleriyle güreşirken hayatlarını kaybetmişler - ve işte o noktadan sonra her şey değişmiş.
Şöyle düşünün: 1362 yılına gidiyoruz. Edirne'nin fethinden hemen sonra... O iki askerin anısına düzenlenen güreşler, inanılmaz bir şekilde günümüze kadar ulaşmayı başarmış. 661 yıllık bir gelenekten söz ediyoruz!
Günümüzde Kırkpınar
Her sene haziran-temmuz ayları arasında, Sarayiçi bölgesi adeta bir şenlik alanına dönüşüyor. Binlerce seyirci, onlarca pehlivan... Ve tabii ki o unutulmaz atmosfer. Hiç gitmediyseniz, gerçekten çok şey kaçırıyorsunuz.
Organizasyon için genellikle Edirne Valiliği, Belediye ve Türkiye Güreş Federasyonu el ele veriyor. Yani ciddi bir işbirliği söz konusu. Aslında düşününce, bu kadar eski bir geleneğin hala bu denli canlı olması hayret verici değil mi?
Kırkpınar denince akla sadece güreş gelmesin bu arada. Kültür, tarih, gastronomi - hepsi bir arada. Gidenler bilir; o atmosferi tarif etmek kelimelerle pek mümkün değil.
Son bir not: Eğer yolunuz bir gün Edirne'ye düşerse, Kırkpınar'ın ruhunu hissetmek için Sarayiçi'ne uğramayı unutmayın. Tarih, tam orada sizi bekliyor olacak.
