Evet, bildiğiniz gibi sponsorluk denince akla genelde para gelir. Ama bizim için işin özü çok daha derinlerde yatıyor. Ertuğrul Doğan'ın samimi itirafları, bu konuya bambaşka bir pencereden bakmamızı sağlıyor.
Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul Doğan, o meşhur sıcak gülümsemesiyle anlatıyor: "Biz sponsorlukları asla sadece bir destek olarak görmüyoruz. Bu işin içine yüreğimizi koyuyoruz, emek veriyoruz, gönül bağı kuruyoruz." Gerçekten de öyle değil mi? Para her zaman satın alamaz bu tür bağları.
Basketboldan Voleybola: Türk Sporuna Tam Destek
Şimdi gelin bu işin detaylarına bakalım. Doğan Grubu, Türk sporunun neredeyse her alanında var. Basketbol sahalarında, voleybol kortlarında, yüzme havuzlarında... Her yerde onların desteğini görmek mümkün.
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş - bu büyük kulüplerin hepsiyle ayrı ayrı gönül bağları var. Ama işin ilginci, her birine farklı bir gözle bakıyorlar. Çünkü her kulübün ruhu farklı, değil mi?
"Sadece İsim Vermek Yetmez"
Doğan'ın söylediği bir şey var ki, gerçekten düşündürücü: "Biz sadece ismimizi vermekle yetinmiyoruz. Sporcularımızın başarısı için gece gündüz demeden çalışıyoruz." Bu sözler, işin ne kadar ciddiye alındığını gösteriyor.
Peki neden bu kadar önem veriyorlar spora? Cevap aslında çok basit: Türk gençlerinin potansiyeline inanıyorlar. Her bir sporcunun içinde keşfedilmeyi bekleyen bir cevher olduğunu düşünüyorlar.
Gelecek Vizyonu: Daha Fazla Sporcu, Daha Fazla Başarı
Gelecek planlarından bahsederken Ertuğrul Doğan'ın gözlerindeki ışığı fark etmemek mümkün değil. "Amacımız daha fazla gence ulaşmak, daha fazla sporcuya destek olmak" diyor. Bu hedef, sadece kâr amacı güden bir şirket mantığından çok uzak.
Belki de en çarpıcı olanı, başarının sadece madalyalarla ölçülmediğini vurgulamaları. "Bizim için önemli olan, sporcularımızın karakter sahibi bireyler olarak yetişmesi" diye ekliyor Doğan. Bu, günümüz spor dünyasında nadir duyulan bir yaklaşım.
Sonuç olarak, Doğan Grubu'nun spor sponsorlukları bildiğimiz anlamdaki sponsorluklardan çok daha fazlası. Bu, bir nevi aile desteği gibi - sadece parayla değil, sevgiyle, emekle, inançla beslenen bir ilişki.
Ertuğrul Doğan'ın dediği gibi: "Bu yolda yürümeye devam edeceğiz." Ve biz de takip etmeye devam edeceğiz, çünkü gerçekten ilham verici bir hikaye bu.