
Adliye koridorlarında dolaşan o cümle herkesi donduracak cinstendi: "Pişman değilim." Bir milli sporcuya silah çekip darp etmekle suçlanan sanıklar, mahkeme heyetinin karşısına çıktıklarında hiçbir pişmanlık belirtisi göstermediler.
Olay, spor camiasını derinden sarsan bir vakaydı aslında. Milli formayı gururla taşıyan bir sporcu, sıradan bir gününü yaşarken kendini silahlı saldırganların hedefinde bulmuştu. Olay yerinden kaçmayı başaran saldırganlar, kısa süre sonra yakalandı.
Mahkeme salonundaki ifadeler ise adeta tüyler ürperticiydi. Sanıkların savunmaları, "pişman değilim" noktasına kadar varmıştı. Yargıçların bile şaşkınlıkla karşıladığı bu tutum, aslında toplumdaki şiddet eğiliminin ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığının acı bir göstergesi.
Spor Dünyasından Sert Tepkiler
Spor federasyonları ve kulüp yöneticileri olaya ani tepki gösterdi. Bir yetkili, "Milli sporcularımızı hedef alan bu tür saldırılar asla kabul edilemez" derken, başka bir yetkili ise "Sporcumuzun yanındayız, adaletin yerini bulması için gereken her şeyi yapacağız" açıklamasını yaptı.
Mağdur sporcunun avukatı ise durumu şöyle özetliyor: "Müvekkilim sadece fiziksel değil, ciddi psikolojik travma yaşadı. Spor kariyeri tehlikeye girdi. Sanıkların pişmanlık duymaması ise ayrıca üzücü."
Güvenlik Endişeleri Artıyor
Bu olay, özellikle sporcuların güvenliği konusunu yeniden gündeme getirdi. Sporcular artık kendilerini güvende hissetmiyor—ki bu durum performanslarını da direkt etkiliyor. Yetkililer, sporcular için ek güvenlik önlemleri alınması gerektiğini belirtiyor.
Peki ne olacak şimdi? Sanıkların bu küstah tavrı yargıyı nasıl etkileyecek? Spor dünyası bu olaydan nasıl dersler çıkaracak? Cevaplanması gereken onlarca soru var...
Bir gerçek var ki, sporcularımız—ülkemizin gururu olan bu insanlar—sadece sahada değil, günlük hayatlarında da güvende olmalı. Bu son olay, hepimizin üzerine düşünmemiz gereken ciddi bir uyarı aslında.