Göztepe maçındaki o beraberlik... İşte her şeyi değiştiren o an. Tribünlerden yükselen o isyan sesleri hâlâ kulaklarda çınlıyor sanki. Abdullah Avcı, o maçtan sonra soyunma odasına girerken yüzündeki ifadeyi görenler ne demek istediğimi anlayacaktır.
Ve dün akşam... Ah, o toplantı. Kulüp yönetimiyle yapılan o görüşme saatlerce sürdü. Kimse kolay kararlar vermedi, inanın. Ortam gerçekten gergindi - öyle bildiğiniz gerginliklerden değil, içten içe kaynayan bir volkan gibiydi her şey.
Karar Anı: Her Şey Değişti
Toplantı masasında konuşulanlar, alınan kararlar... Aslında her şey çok netti. Yönetim "yolumuza birlikte devam edelim" diyordu ama Avcı'nın yüz ifadesi bambaşka bir hikaye anlatıyordu. O an anladık ki, bu iş bu kadar basit değil.
Şimdi soruyorum size: Bir teknik adam için en zor karar nedir? Takımını bırakmak mı, yoksa sözleşmesinden vazgeçmek mi? Abdullah Avcı her ikisini de yaptı işte. Hem de nasıl...
Para mı Onur mu?
Burada ilginç olan şu: Avcı, kulübün ödemesi gereken tazminatı bile istemedi. Evet, yanlış duymadınız. Milyonlarca liralık sözleşmesinden vazgeçti. Para pul meselesi değilmiş demek ki - en azından onun için.
Peki neden? Neden böyle bir karar? Cevabı aslında çok basit: Takımın performansı. O Göztepe maçı bardağı taşıran son damla oldu. Taraftarın tepkisi, oyunun kalitesi... Her şey bir araya gelince Avcı için tek bir yol kaldı.
Son Dakika Gelişmeleri
Şu an kulüpte hummalı bir çalışma var. Yeni teknik direktör arayışları başladı bile. İsimler konuşuluyor, listeler hazırlanıyor. Kim gelecek acaba? Yabancı bir isim mi, yoksa yerli bir teknik direktör mü?
Trabzonspor taraftarı ise ikiye bölünmüş durumda. Bir kesim "keşke kalaydı" diyor, diğerleri ise "zaten gitmeliydi" diye düşünüyor. Sosyal medyada tartışmalar kızıştı bile.
Bu ayrılık aslında Türk futbolu için de büyük bir kayıp. Abdullah Avcı gibi tecrübeli bir ismin ligden ayrılması hepimizi üzer diye düşünüyorum. Ama kim bilir, belki de her şey daha iyi olacak.
Son sözüm şu: Futbol böyle bir şey işte. Bugün var, yarın yok. Ama Trabzonspor her zaman var olacak - tıpkı Karadeniz'in dalgaları gibi...